Ya biz, anne baba olmak için geç kalmışız, ya da sende ciddi bir Duracell performansı var babacım. Epeydir bunu söyleyip duruyordum bu akşamki performansından sonra artık yazayım dedim. Dönüp okunası notlardan biri olmayı bu akşam hak etti özellikle. Öğle saatlerine doğru çıktık evden. Bakırköy civarında bir işimiz vardı. Oradan da epeydir biletlerini aldığımız ama bir türlü zaman yaratıp gidemediğimiz Magic Ice sergisine gidecektik.
Normalde gün içi iki kez uyuyorsun. Biz evden çıkarken de arabada uyursun diye umuyorduk. Ne arabada, ne gezerken pusetinde, gittiğimiz hiç bir yerde uyumadığın gibi aynı enlem boylamda 30 saniyeden fazla zaman geçirmeye de dayanamıyorsun. Hem uykusuzluktan gelen mızmızlık hem sürekli oraya buraya koşturmanın verdiği yorgunluk sonucu gece mışıl mışıl uyudun ama bugün eve zor attık kendimizi.
İki dakika yerinde durmuyorsun. Tamam her bebek hareketlidir. Bebeğin işi de budur zaten. Kabul. Bir "hiperaktif bizim oğlan" klişesi de değil bizimkisi. Bizde her hareketli çocuğa tamamı pedagoji masteri yapmış mahalle teyzeleri bu teşhisi koyar. Durumumuzun o kadar uç bir noktada olmadığının da farkındayız elbet. Ama pestilimizi çıkarıyorsun bu aralar tosunum. Sen işte duracell reklamında tepeye çoktan çıkmış başka nereye tırmanayım diye bakınan o hınzır ayıcıksın. Bizse aşağıda dili dışarıda ipten sarkan bitik ayıcıklarız. O yüzden eskilere hak veriyorum. Daha erken çocuk sahibi olmak gerekiyor bence. Biz bir hafta sonu mızmızlanıyoruz ya anneannen nasıl dayanıyor bu tempoya hayret. Eli öpülesi kadın.
Senden şikayet ediyoruz sanma sakın :) Seni sana anlatıyorum sadece. Her ne kadar peşinden koşmak çok yorucu olsa da ben halimizden memnunum. Öyle saksı gibi oturan bebeklerden olmadığın için de çok mutluyum. Hem hareketli bebekler zeki olur diyorlar. İsviçreli bilim adamlarının yalancısıyım. Aslında epeydir gelişimin ve hareketlerin ile ilgili bir pedagogdan fikir almak istiyorum. Bu aralar bir program yapabiliriz.
Bir buçuk yaş hallerini de yazacağım, tatil hikayemizi de, oyunlarımızı ve oyuncaklarımızı da... Bu aralar kafam tıka basa dolu tosunum. Yazacak çok şey var ama ne zaman yaratabiliyorum ne de oturduğumda yazabiliyorum. Artık aklıma geldikçe bir yerlere not almam lazım. Saat onbire geliyor. Sabah seninle 8de ayağa dikileceğimiz için mantığım uyu diyor ama bir yandan da epeydir indirdiğim filmleri izleyemedim. Bir film izleyip de mi yatsam. Dedim ya zaman hepsine yetmiyor işte seç bakalım. Sanırım bu akşam uyku daha cazip. Tatlı rüyalar meleğim.
Yorumlar