Son zamanlarda her yazımda, kuyruğunu kovalayan köpek yavrusu gibi şikayet edip duruyordum ya babacım. Artık vazgeçtim. Notlarıma "uzun zamandır vakit bulup yazamadım. Şunlar birikti. Zaman tükendi" vızıltılarını dahil etmemeye karar verdim. Hem bu anılarımızı kaydetme işini keyif olarak sürdürebilmek, hem de bin türlü günlük stresin arasına bir de "şunu yazmam lazım", "çok ihmal ettim bloğu" stresini eklememek için bu kısır döngüye bugün bir son veriyorum. Artık aklıma estikçe yazacağım. Kronolojik olması da şart değil yazıların. İçimden geldiği zamanda içimden geldiği gibi yazacağım. Bu aralar bencil güdülerim tavan yapmış durumda zaten. Yakarım Romayı :))) Telefonumdaki resimleri her kurcaladığımda içlerinden biri, üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen hala içimi ekşitiyor. Yazayım dedim bende. Bu resim hevesle gittiğimiz ikinci tatilimizin göbeğinde çekildi. Önce Sarıgerme'ye ardından Beleğe gidip, doya doya eğlenip, biraz bronzlaşıp dönmekti niye...
Babadan oğula hatıra defteri