Son zamanlarda her yazımda, kuyruğunu kovalayan köpek yavrusu gibi şikayet edip duruyordum ya babacım. Artık vazgeçtim. Notlarıma "uzun zamandır vakit bulup yazamadım. Şunlar birikti. Zaman tükendi" vızıltılarını dahil etmemeye karar verdim. Hem bu anılarımızı kaydetme işini keyif olarak sürdürebilmek, hem de bin türlü günlük stresin arasına bir de "şunu yazmam lazım", "çok ihmal ettim bloğu" stresini eklememek için bu kısır döngüye bugün bir son veriyorum. Artık aklıma estikçe yazacağım. Kronolojik olması da şart değil yazıların. İçimden geldiği zamanda içimden geldiği gibi yazacağım. Bu aralar bencil güdülerim tavan yapmış durumda zaten. Yakarım Romayı :)))
Telefonumdaki resimleri her kurcaladığımda içlerinden biri, üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen hala içimi ekşitiyor. Yazayım dedim bende. Bu resim hevesle gittiğimiz ikinci tatilimizin göbeğinde çekildi. Önce Sarıgerme'ye ardından Beleğe gidip, doya doya eğlenip, biraz bronzlaşıp dönmekti niyetimiz. Başlarda fena da gitmedi tatil. Sarıgerme'nin kumsalı bahsettikleri kadar güzelmiş. Orada çok güzel 3 gün geçirdik. Belek ise deniz ve kum açısından tam bir hayal kırıklığı oldu. O yüzden biz de vaktimizi havuzda geçirdik. Bunun sorumlusu havuzdaki mikroplar mı, yediğimiz kötü yemekler mi bilmiyorum. Sadece Paloma Grida Villagedaki ikinci günümüzün akşamından itibaren tatilimizin geri kalanı kabus gibi geçti.
Akşam üzeri odaya dönerken arabanda uyukluyordun. Birden ağlamaya hemen ardından hortumdan fışkırırcasına kusmaya başladın. Yedin, kustun... İçtin, kustun... Bir süre sonra hiçbir şey yememeye başladın. Bu arada ishal ve kusma beni de yoklamaya başladı. Neyse tatsız detayları hızlı ileri sarayım. O gece sürekli kontrol ederek sabahı yaptık. Zaten bulantı ve kusma yüzünden uykun da bölünüyordu. Bir kaç kez de kustun. Sabah olmak bilmedi. En sonunda işin ciddiye bindiğini anlayıp gün aydınlandığında seni Belek'te bir hastaneye götürdük. Oradaki doktor "Salgın var. Yatıralım sizi bu gece." deyince, ikimizde genel bir muayene ardından bütün geceyi aşağıdaki gibi serum ve antibiyotik yiyerek geçirdik. Neyse ki annen içimizde sağlam olanımızdı. Bize çok iyi baktı.
Normalde bütün bir geceyi geçtim 1 dakika bile aynı yerde hareketsiz duramayan sen o gece Dünya'nın en uslu bebeğiydin. Ne kolundaki iğne ile oynadın ne de çok fazla ağladın. Sakince olan biteni izliyordun sanki. Bir an önce bitmesi için uslu uslu bekledin. Neticede iyileşip hastaneden ertesi gün taburcu olduk. Ama seni kolunda iğneyle, bitkin ve solgun bir halde görmek eziyetti. Ertesi gün ilaçlarımızı geç kullanmaya başladığımız için tekrarlayan kusma halleri tatilin son iki günü artık geride kalmıştı. Bunlarda geçirdiğimiz kötü bir tatilin anıları olarak geride kaldı. Sen Dünya'nın en uslu bebeğisin. Seni çok seviyoruz.
Yorumlar