Selam adamım. Bu konuyu yazmasam olmaz ama öyle uzun uzadıya yazmaya da niyetim yok. Kısa kısa durumu özetleyeceğim sana. Eğitim konusu ne yaparsak yapalım içimize sindiremediğimiz sorumluluklardan biri. Sanırım bu yarım kalmışlık hissinin sebebi eğitimin ile ilgili ürettiğimiz çözümlerden ziyade, mevcut eğitim sisteminin anlamsızlığı ve işe yaramazlığı. Baştan inanmadığımız bir saçmalığa sırf mevcut kaldığımız için kılıf uydurmaya çalışıyoruz. Bu da yoruyor. Rekabet çok fazla. Hedefler çok yüksek. Küçücük adamlar için çok büyük işler bence. Gevşeyemiyorsun, korkutuyorlar. Aman geri kalmasın, eksik kalmasın, yoksun kalmasın. Bu dönemin anne-babaları bu durumda. Biz de girdik bir sarmala. Tamam iyi kötü bir şekilde öğreniyorsun öğrenmen gerekenleri. Bunu daha konforlu, daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde yapabil diye seni özel okula gönderiyoruz. Okul okulda bitsin, ev bize kalsın istiyoruz. Ama bir kaç yıldır bunu yapamıyoruz. Evde konu tekrar etmek, ödev tamamlamak, test çözmek rutinlerimizden oldu. Bu hem senin hem benim için sıkıcı ve yorucu. Sen bütün gün okuldasın zaten, eve geldiğinde ailenle vakit geçirmek istiyorsun. Aynı şekilde biz de işten eve gelip huzurlu limanımızda gevşemek oğlumuzla eğlenceli zaman geçirmek istiyoruz. Ama pek mümkün olmuyor. Nedense okulda öğrenmen gerekenleri okulda öğrenemediğini gördüğüm oldu. Bazı ödevleri yaparken konuyu ilk defa görüyormuşsun gibi davranıyordun. Evde tekrar etmek, pekiştirmek gerekti. Okul ne için var ? Neden okulda öğrendiklerin yetmiyor ? Bu seninle mi okulla mı ilgili bilmiyorum. Zeki bir çocuksun. Dersi derste dinleyip öğreniyor olman gerekiyor.
Neyse özetle aslında çok içimize sinerek kaydettirdiğimiz okuldan memnun değiliz. Ya beklentilerimiz çok gerçek üstüydü, ya da Avrupa Koleji beklentilerimiz karşısında yetersiz kaldı. Hangisi doğru bilemiyorum. Sınıfında güzel bir arkadaşlık ortamı var, Elif öğretmenini seviyorsun. Senin açından baktığımızda çok sorun yapılacak bir durum yok. Ancak anne-baba bakış açısı başka ihtiyaçları da beraberinde getiriyor. Ben akşam eve geldiğimizde sen ödevlerini söylemeden yap istiyorum mesela. Bu alışkanlığı ve sorumluluğu kazandırma görevi ailede olduğu kadar okulda ve öğretmende de olmalı. Ödev dediğin şey seve isteye yapılacak bir şey değil kabul ediyorum ancak yapmakla yükümlü olduğun şeyler konusunda biraz sorumluluk hissetmen fena olmazdı. Tamam bu konu hakkında stres yaşamayı bırakıp işi okula devredelim dedik. Ama değişen bir şey olmadığı gibi daha da geriye doğru gitmeye başladı işler.
Böyle olmuyor sanırım, bizim el koymamız lazım bu duruma dediğimizde ise seninle gerilmeye başladık. Aramız bozuldu. Kavga ediyoruz sürekli. Sana göre baba sürekli kızan seni suçlayan adam oldu. Ben ise resmen acı çekiyorum, aynı şeyleri tekrar tekrar söylüyorum olmuyor, güzel güzel söylüyorum, kızarak söylüyorum, ceza veriyorum, umursamıyorum olmuyor. Değişen bir şey yok. Hiç bir şeyi düzeltemediğim gibi ilişkimizi de zedeliyorum sanki. Aklımı kaybedecek gibi hissediyorum bazen. Neden yaa? diyorum bazen sadece. Bu kadar zor olmamalı tuvaletten çıkarken kapıyı kapatmak sifonu çekmek. Bunu milyon kere söyledik ama hala değişen bir şey yok. Okuldan eve gelince gel üstünü değiştir yemeğini ye öyle çık oyun oynamaya diyoruz. Bırak üstünü değiştirip yemek yemeyi, servisten eve gelmiyormuşsun. Dün çantanı sitenin bahçesinden topladın mesela.
Tamam adamım kabul ediyorum. Bunlar öpüp başına koyacağın dertler. En büyük dertlerin, dertlerimiz bunlar olsun. Ama insan yine de çıldırıyor yaa. Sabah hala ben giydiriyorum üstünü, çünkü sana bırakırsam servisi kaçırıyoruz. O kadar sallana sallana hazırlanıyorsun ki. Hadi erken kaldırayım diyorum sallana sallana hazırlansın. Yine geç kalıyoruz anlamıyorum nasıl ?
Offf neyse şiştim yine. Bir şeye mecbur yaşamak çok sıkıcı. Keşke sabah erken kalkmak zorunda olmasak. Teog'un canı cehenneme diyebilsek. Biz girmişiz bir girdaba seni kurtarabilsek en azından. Ama olmuyor işte. Kodumuz izin vermiyor.
Okula destek olmak için evde takviye yapmak ve test çözmek zorunda kalmak çok canımızı sıktı. Ayrıca gerçekten diğer sorumluluk kazınımları konusunda da bir faydasını göremedik. Bu nedenle okul arayışına başladık. Gerçi ben geçen yıl bile okulu değiştirmeyi istiyordum ama, sınıf öğretmeninden ve arkadaşlarından ayrı kalma diye bir yıl daha bekledik. Seneye yani sen 4ncü sınıf olduğunda artık sınıf öğretmeninin ders sayısı azalacak. Diğer arkadaşlarının aileleri ile de görüşüyoruz. Çoğu okuldan memnun değil. Mevcut sınıf arkadaşlarından bir çoğu gelecek yıl sonunda okul değiştirecek zaten. Bu yüzden bir yıl daha beklemeye gerek yok diye düşündük.
Bahçeşehir Umut abinin gittiği okul. Onlar memnunlardı. Bir de bizim sitede Cem abin Avrupa Koleji'nden ayrılıp Bahçeşehir Kolejine geçmişti. Hem onunla hem de babası ile konuştuk. Onlar da memnundu. Bahçeşehir koleji geçen yıl senin okulunu geçince 500 metre ilerde sağda yeni bir kampüs açmıştı. Oraya gittik seninle. Okulu gezdin, ardından rehber öğretmen seninle bir saat kadar bir görüşme yaptı, küçük de bir test yapmışlar. Öğretmenle baş başa bir görüşme yaptık senin hakkında. Alfa karakterli, dışa dönük, iletişim becerisi yüksek, öz güven sahibi aktif ve hareketli bir çocuk diye bahsetti senden. Test sonuçlarında yeterliymiş. Yani ön mülakatı geçtin. Senin okulu beğenmen lazımdı öncelikle. Sınıfları, yemekhaneyi, labaratuvarları gezdik birlikte. Sen çok duygusal sulu göz bir adamsın. Bana çekmişsin :) Arkadaşlarından ayrılmak ve yeni bir okula ve ortama geçmek konusunda çekimser davranacağını düşünmüştüm ama beni yanılttın. Okulu çok beğendiğini hiç tereddütsüz gelecek yıl bu okula gelmek istediğini söyleyince biz de kayıt işlemlerini yaptık. Hayattaki her karar, her yol ayrımı gibi bu kararımızın da iyi mi kötü mü olduğunu zaman gösterecek aslan parçası. Ama en azında bir şeyler yapmamız gereken noktada bir şeyler yaptık. Yaşayıp görelim gerisini.
Ben çok para kazanıp oğlumun çalışmaya ihtiyaç duymadan yaşayacağı kadar para mal mülk biriktiremedim babacım. Pek biriktirecek gibi de durmuyorum. Bir tane başımızı soktuğumuz evimiz, bir de senin için aldığımız arsamız var. Sonunda hepsi senin zaten. O yüzden üzülerek söylemeliyim ki, sen de çocukluğundaki gibi nispeten rahat ve konforlu bir gençlik, yetişkinlik yaşamak istiyorsan çalışmak ve iyi para kazanmak zorundasın. Ama sen çocuklarına bile yetecek kadar para kazanırsan lütfen çocuklarına bizim sana ettiğimiz eziyeti etme :)
İki ucu boklu değnek bu iş. Rezil bir eğitim sistemi var doğru. Çocuklara çocukluğunu zehir eden bir yarış var o da doğru. Öte yandan rekabet o kadar acımasız ki bir şeyler yapmazsak kendimizi suçlu hissediyoruz. Kırıp dökmeden, senin de yardımınla fırtınalı okyanusta kendimizi kıyıya atma derdindeyiz sadece. Ama senin yardımın şart. Artık lütfen şu ışığı kapat. :)
Çok içim sıkıldığında geçenlerde yaptığım bu videoyu izliyorum. Hepsi geçiyor bir anda. En azından o an için canımı sıkan tüm anlamsız endişelerden kurtuluyorum. Önemli olan sensin aslan oğlum, gerisi yalan. Bakma böyle günlük telaşın içinde bir birimize kızıp küstüğümüze. En değerli varlıksın sen hayatımızda. Sadece var olman bile yeter mutlu olmaya. Hayat sen gülünce güzel. Hep birlikte gülünce güzel. Seni çok seviyorum.
Neyse özetle aslında çok içimize sinerek kaydettirdiğimiz okuldan memnun değiliz. Ya beklentilerimiz çok gerçek üstüydü, ya da Avrupa Koleji beklentilerimiz karşısında yetersiz kaldı. Hangisi doğru bilemiyorum. Sınıfında güzel bir arkadaşlık ortamı var, Elif öğretmenini seviyorsun. Senin açından baktığımızda çok sorun yapılacak bir durum yok. Ancak anne-baba bakış açısı başka ihtiyaçları da beraberinde getiriyor. Ben akşam eve geldiğimizde sen ödevlerini söylemeden yap istiyorum mesela. Bu alışkanlığı ve sorumluluğu kazandırma görevi ailede olduğu kadar okulda ve öğretmende de olmalı. Ödev dediğin şey seve isteye yapılacak bir şey değil kabul ediyorum ancak yapmakla yükümlü olduğun şeyler konusunda biraz sorumluluk hissetmen fena olmazdı. Tamam bu konu hakkında stres yaşamayı bırakıp işi okula devredelim dedik. Ama değişen bir şey olmadığı gibi daha da geriye doğru gitmeye başladı işler.
Böyle olmuyor sanırım, bizim el koymamız lazım bu duruma dediğimizde ise seninle gerilmeye başladık. Aramız bozuldu. Kavga ediyoruz sürekli. Sana göre baba sürekli kızan seni suçlayan adam oldu. Ben ise resmen acı çekiyorum, aynı şeyleri tekrar tekrar söylüyorum olmuyor, güzel güzel söylüyorum, kızarak söylüyorum, ceza veriyorum, umursamıyorum olmuyor. Değişen bir şey yok. Hiç bir şeyi düzeltemediğim gibi ilişkimizi de zedeliyorum sanki. Aklımı kaybedecek gibi hissediyorum bazen. Neden yaa? diyorum bazen sadece. Bu kadar zor olmamalı tuvaletten çıkarken kapıyı kapatmak sifonu çekmek. Bunu milyon kere söyledik ama hala değişen bir şey yok. Okuldan eve gelince gel üstünü değiştir yemeğini ye öyle çık oyun oynamaya diyoruz. Bırak üstünü değiştirip yemek yemeyi, servisten eve gelmiyormuşsun. Dün çantanı sitenin bahçesinden topladın mesela.
Tamam adamım kabul ediyorum. Bunlar öpüp başına koyacağın dertler. En büyük dertlerin, dertlerimiz bunlar olsun. Ama insan yine de çıldırıyor yaa. Sabah hala ben giydiriyorum üstünü, çünkü sana bırakırsam servisi kaçırıyoruz. O kadar sallana sallana hazırlanıyorsun ki. Hadi erken kaldırayım diyorum sallana sallana hazırlansın. Yine geç kalıyoruz anlamıyorum nasıl ?
Offf neyse şiştim yine. Bir şeye mecbur yaşamak çok sıkıcı. Keşke sabah erken kalkmak zorunda olmasak. Teog'un canı cehenneme diyebilsek. Biz girmişiz bir girdaba seni kurtarabilsek en azından. Ama olmuyor işte. Kodumuz izin vermiyor.
Okula destek olmak için evde takviye yapmak ve test çözmek zorunda kalmak çok canımızı sıktı. Ayrıca gerçekten diğer sorumluluk kazınımları konusunda da bir faydasını göremedik. Bu nedenle okul arayışına başladık. Gerçi ben geçen yıl bile okulu değiştirmeyi istiyordum ama, sınıf öğretmeninden ve arkadaşlarından ayrı kalma diye bir yıl daha bekledik. Seneye yani sen 4ncü sınıf olduğunda artık sınıf öğretmeninin ders sayısı azalacak. Diğer arkadaşlarının aileleri ile de görüşüyoruz. Çoğu okuldan memnun değil. Mevcut sınıf arkadaşlarından bir çoğu gelecek yıl sonunda okul değiştirecek zaten. Bu yüzden bir yıl daha beklemeye gerek yok diye düşündük.
Bahçeşehir Umut abinin gittiği okul. Onlar memnunlardı. Bir de bizim sitede Cem abin Avrupa Koleji'nden ayrılıp Bahçeşehir Kolejine geçmişti. Hem onunla hem de babası ile konuştuk. Onlar da memnundu. Bahçeşehir koleji geçen yıl senin okulunu geçince 500 metre ilerde sağda yeni bir kampüs açmıştı. Oraya gittik seninle. Okulu gezdin, ardından rehber öğretmen seninle bir saat kadar bir görüşme yaptı, küçük de bir test yapmışlar. Öğretmenle baş başa bir görüşme yaptık senin hakkında. Alfa karakterli, dışa dönük, iletişim becerisi yüksek, öz güven sahibi aktif ve hareketli bir çocuk diye bahsetti senden. Test sonuçlarında yeterliymiş. Yani ön mülakatı geçtin. Senin okulu beğenmen lazımdı öncelikle. Sınıfları, yemekhaneyi, labaratuvarları gezdik birlikte. Sen çok duygusal sulu göz bir adamsın. Bana çekmişsin :) Arkadaşlarından ayrılmak ve yeni bir okula ve ortama geçmek konusunda çekimser davranacağını düşünmüştüm ama beni yanılttın. Okulu çok beğendiğini hiç tereddütsüz gelecek yıl bu okula gelmek istediğini söyleyince biz de kayıt işlemlerini yaptık. Hayattaki her karar, her yol ayrımı gibi bu kararımızın da iyi mi kötü mü olduğunu zaman gösterecek aslan parçası. Ama en azında bir şeyler yapmamız gereken noktada bir şeyler yaptık. Yaşayıp görelim gerisini.
Ben çok para kazanıp oğlumun çalışmaya ihtiyaç duymadan yaşayacağı kadar para mal mülk biriktiremedim babacım. Pek biriktirecek gibi de durmuyorum. Bir tane başımızı soktuğumuz evimiz, bir de senin için aldığımız arsamız var. Sonunda hepsi senin zaten. O yüzden üzülerek söylemeliyim ki, sen de çocukluğundaki gibi nispeten rahat ve konforlu bir gençlik, yetişkinlik yaşamak istiyorsan çalışmak ve iyi para kazanmak zorundasın. Ama sen çocuklarına bile yetecek kadar para kazanırsan lütfen çocuklarına bizim sana ettiğimiz eziyeti etme :)
İki ucu boklu değnek bu iş. Rezil bir eğitim sistemi var doğru. Çocuklara çocukluğunu zehir eden bir yarış var o da doğru. Öte yandan rekabet o kadar acımasız ki bir şeyler yapmazsak kendimizi suçlu hissediyoruz. Kırıp dökmeden, senin de yardımınla fırtınalı okyanusta kendimizi kıyıya atma derdindeyiz sadece. Ama senin yardımın şart. Artık lütfen şu ışığı kapat. :)
Çok içim sıkıldığında geçenlerde yaptığım bu videoyu izliyorum. Hepsi geçiyor bir anda. En azından o an için canımı sıkan tüm anlamsız endişelerden kurtuluyorum. Önemli olan sensin aslan oğlum, gerisi yalan. Bakma böyle günlük telaşın içinde bir birimize kızıp küstüğümüze. En değerli varlıksın sen hayatımızda. Sadece var olman bile yeter mutlu olmaya. Hayat sen gülünce güzel. Hep birlikte gülünce güzel. Seni çok seviyorum.
Yorumlar