Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Kasım, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

9 aylık hallerin ve zaman

9 ayını doldurmak üzeresin babacım. Görünüşünle birlikte huyun suyun da her geçen gün değişiyor. Artık yavaş yavaş birey oluyorsun. Seninle uğraşmak da her geçen gün daha zorlaşıyor. Zor olduğu kadar da zevkli. Şimdiki halinle ilgili bazı küçük detayları yazmak istedim ; Alt değiştirme zamanlarımız eskiden eğlenceydi, şimdi savaş haline geldi diyebiliriz. Alt değiştirme mekanımıza girerken gülücükler atıp keyifleniyorsun. Ama tekrar bezini bağlama ve giyinmeye gelince sıra huysuzluğun sonu yok. 5 saniye hiçbirşey yapmadan aynı yerde durmadığın için kan ter içinde altını değiştirebiliyoruz. Aynı şey elbise giyip çıkarma işleminde de geçerli. Çıplak kalmayı seviyorsun sanırım. Bir de eskiden altını değiştirdikten sonra daha bezini bağlayamadan çişini yapardın sağa sola. Artık daha seyrek başımıza geliyor. Biz mi akıllandık sen mi bilmiyorum. Banyo yapmaya, hala bayılıyorsun. Havalar eskisi gibi olmadığı için banyo yapma sıklığımız azaldı ama banyoda kalma süremizi uzatıyoruz senin için. ...

A-Tİ-KIM :)))

Daha sen mimi minicikken, bırak ses çıkarmayı yavru kedi gibi bile ağlayamıyorken annenle ilk kelimelerinle ilgili şakalaşırdık. İlk önce "baba" derse en iyi okullarda okutucam, bir dediğini iki etmicem derdim. Şayet baba ilk kelime olmazsa trafik ışıklarında Selpak satar diyordum :)  Şaka tabi. En iyi okula falan gönderemeyiz :))) İlk kelimen "baba" olmadı. Aslında buna kelime denirmi bilemedim. Ne demeye çalıştığını tesadüfen farkettim. Bazen manasız görünen hece tekrarları yapıyordun. Ama ilk anlamlı kelimen "atikım" oldu. Biz geride kalan 8 ayda sana pek isminle hitap etmedik. En sık kullandığımız kelime aşkımdı. Şimdi düşününce fark ediyorum aslında. Sen de hard diske kaydetmişsin. Geçen gün sende bana dilin döndüğünce aşkım   dedin. :) Ben söyledikçe sen de söyledin. Seni yerim ben aşkım ...

Çalışınca oluyor...

Minik meleğim. Karşılaştığın her şey senin için ne kadar yeni ve heyecan verici ise, seninle birlikte atlattığımız her evre de bizim için o kadar yeni ve heyecan verici.  Neticede ilk bebeğimizsin sen. Seninle birlikte bir sürü şey öğreniyoruz. Öğrendiklerimiz farklı olsa da ortak bir noktamız var. "Acemilik" Sen hayata, biz ebeveynliğe acemiyiz henüz. Bu günlerde bu bahsettiğim evrelerden birini daha geride bıraktık. Müjdeler olsun. Artık tek başına timsah yürüyüşü yapabiliyorsun. Emekliyorsun.   Önceleri oturduğun yerde devrilmeden durabilmen için etrafına yastıklar diziyorduk. Otururken bile sallanıyordun. Sağa sola devrilmeden oturmayı öğrenir öğrenmez ilk yaptığın şey koca göbeğinin üzerine yatıp yakın bölgelerdeki oyuncaklarını alıp yemek oldu. Daha sonra popoyu havaya dikmeye başladın. Tamam dedik emekleme işaretleri geliyor.  Bir gün seni bıraktığımız yerin 1-2 metre kadar uzağında bulunca "Tüh emeklemiş biz kaçırdık" dedik. Ama kaçırmamışız. Çok geçmeden an...

A (H1N1) - Kötü güncel

S eni nasıl bir Dünya’ya getirdiğimizi düşündükçe endişeleniyorum demiştim. Güncel konuları zaman zaman sana özetleyeceğim demiştim. Güzel birşeylerle başlamak isterdim. Ama maalesef güzeller azınlıkta. Türkiye ve Dünya gündeminin en önemli konu başlıklarından biri Domuz Gribi. Bu yüzyıl, tarihe salgın hastalıklarıyla kazınacak sanırım. Sıtma, Ebola, Aids, Kuş Gribi, İspanyol Gribi, Hong Kong Gribi ve son olarak Domuz Gribi. Aşılarla korunulabilen klasik H1N1 virüsüne gore genetiği farklılaşmış bir virus olduğu söyleniyor. Domuzlarda sıklıkla görüldüğü için adına Domuz Gribi diyorlar. Şimdilerde domuz kelimesi antipatik diyemi bilmem halk arasında bile A tipi H1N1 denmeye başlandı. Geçen yıl Meksika’da ortaya çıktı ilk vakalar. İnsanların bu virüse bağışıklığı gelişmediği için Amerika ve Meksika ağırlıklı olmak üzere dünyada bir sürü enfekte olmuş insan ve ölümle geçen sezonu atlattık. O zaman bize çok uzak bir tehdit olduğu için kimse pek önemsemedi bu hastalığı. Ama grip sezon...