Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

11 Ay'ın Davşanı

Günaydın davşanım. 11 ayı geride bırakıp 12nci ayından ilk günü yaşamaya başladın. Geçen ay hastalandın biraz. Ateşlendin, korktuk ama çok şükür çabucak atlattın. Bu tatsız gelişme dışında güzel geçiyor zaman. Bu cumartesi doktoruna gittik. Hastalandığında tavsiye istemek için Handan hanımı aradık. Eğer sabaha ateşin geçmemiş olsaydı gündüz kontrole gidecektik. Sabaha birşeyin kalmadı ama yine de artık doktora genel bir kontrol için de olsa görünmeye ikna oldu annen. Ben aylardır doktoruna gidelim dememe rağmen annen ve nanni gereksiz bulduğu için 5 aydır doktor kontrollerini erteliyorduk. Boyun, kilon ve gelişimin nasıl merak ediyordum. Handan hanım seni 15 dakikalık genel bir muayeneden geçirdi. 9.700 gram olmuşsun. Boyun da 77 cm. Genel sağlık durumunda iyi. Zaman göz açıp kaparcasına hızlı geçiyor. Sen de bir çırpıda büyüyorsun. İyi ki blog tutmaya başlamışım diyorum şimdi. Dün annenle geçtiğimiz yaz tatilini konuşuyorduk. Bir çok şey hatıralaradan siliniyor ister istemez. Bu yüzde...

Yine mi Ateş !!!

Çok şükür 2009'u bir kez hastalanarak kapattık diyorduk. 41 kere maşallah diyorduk. Gerçekten de şimdiye kadar çok hastalanmamıştın. 8 tane inci dişini sıralarken bile bu ateş derdiyle uğraşmamıştık. Dün akşam arkadaşlarımla yemekten geç döndüğüm için seni göremeden geçirdim dünü. Sabah işe gitmek için uyandığımda sen de uyanık ol istedim. Seni görüp işe gideyim diye. Böyle olacağını bilseydim istemezdim. Sabah her zaman ki saatte işe gitmek için uyandım. Mutfakta kendime çay hazırlarken ateş düşürücü ilacın kutusunu görünce ters bir şeyler olduğunu anladım. Seni kontrol etmek için odana girdiğimde nanninin kucağında uyanık halde etrafı izliyordun. Her zamanki neşen ve hareketliliğinden eser kalmamıştı. Sabaha karşı ateşin çıkmaya başlamış. İlk ateşinde yaşadığımız şeyleri tekrar yaşamak üzere olduğumuzu anladım. 38.5 civarında olan ateşin ilacın etkisi ile bir miktar düştü. Eski haline yaklaşınca genel durumun biraz geç kalarak işe gittim. Bütün gün annen ve ben anneannen ile dur...

Bana Bayılıyorum...

Doruk en çok neden keyif alır deseler kısa bir süre düşündükten sonra banyo yapmaktan derdim. O da olmadı, arabasında etrafı izleyerek dolaşmaktan derim. Seni keyiflendiren bir sürü şey sıralayabilirim.  Geçtiğimiz hafta yeni bir şey daha eklendi listemize. Hem de öyle böyle değil.  Annen işyerinde geçirdiği saatlerde seni çok özlüyordu. Bir kaç resmini bastırmıştık. Onları masasına yapıştırmıştı. Ama sürekli çektiğimiz resimleri bastıramıyoruz. Ben de annene iş yerinde biraz olsun özlemini giderebilir belki diye şu dijital resim çerçevelerinden aldım. Bir sürü resmini ekledim. O gece evde denemek için açtığımızda resimlerini çerçevede gören sen, kısa süreli kendini kaybettin. Aşağıdaki gibiydi hallerin.  Büyütülecek birşey yok, biz de sana bayılıyoruz minik farem. 

Eee Merry Christmas o zaman...

Bu yıl bir çok ilk yaşadık ya minik kurabiyem. En güzeli ilk kez anne baba olmaktı. Hayatımın en güzel ilkiydi o. Ailemiz için 2009'un son ilki ise yeni yıl kutlaması oldu.  Her yıl olduğu gibi bu yıl da annen özenle evi süsledi. Yeni yıla bir hafta kalmıştı ve bizim hala bir planımız yoktu. Aslında uzun zaman önce yılbaşı gecesi dışarıya çıkmayı bırakmıştık. Çünkü trafik ve kalabalık yüzünden eğlenceden çok kabusa dönüyordu gece. Bu yıl da evimizde kalmayı planlıyorduk. Sonra Ersan abinler aradı. Bizi evlerine davet ettiler. Geçen yıl onlar bize uğramışlardı. Bu yıl da bizim onlarla birlikte yeni yıla girmemizi istemişler. Çok güzel insanlar biz de seve seve kabul ettik. Onların da minik bir prensesleri var. Derin isminde. İlerde apla apla diye peşinde dolanırsın. Biz Prag'da karşılaştığımızda Ebru ablanın karnındaydı. Şimdi 4 yaşında kocaman kız oldu. Akşam hava karardığında evden çıkıp yola koyulduk ki, 10 dakikalık yolda arabada uyuya kaldın. Seni uyandırmaya da kıyamayınca...