Günaydın davşanım. 11 ayı geride bırakıp 12nci ayından ilk günü yaşamaya başladın. Geçen ay hastalandın biraz. Ateşlendin, korktuk ama çok şükür çabucak atlattın. Bu tatsız gelişme dışında güzel geçiyor zaman. Bu cumartesi doktoruna gittik. Hastalandığında tavsiye istemek için Handan hanımı aradık. Eğer sabaha ateşin geçmemiş olsaydı gündüz kontrole gidecektik. Sabaha birşeyin kalmadı ama yine de artık doktora genel bir kontrol için de olsa görünmeye ikna oldu annen. Ben aylardır doktoruna gidelim dememe rağmen annen ve nanni gereksiz bulduğu için 5 aydır doktor kontrollerini erteliyorduk. Boyun, kilon ve gelişimin nasıl merak ediyordum. Handan hanım seni 15 dakikalık genel bir muayeneden geçirdi. 9.700 gram olmuşsun. Boyun da 77 cm. Genel sağlık durumunda iyi.
Zaman göz açıp kaparcasına hızlı geçiyor. Sen de bir çırpıda büyüyorsun. İyi ki blog tutmaya başlamışım diyorum şimdi. Dün annenle geçtiğimiz yaz tatilini konuşuyorduk. Bir çok şey hatıralaradan siliniyor ister istemez. Bu yüzden de not almaya devam...
Büyüdükçe daha tatlı oluyorsun. Kargaya yavrusu şahin görünürmüş derler. Ne derlerse desinler biz sana deli oluyoruz.
Şimdilerde emeklemeden vazgeçmeye başladın ufak ufak. Her fırsatta oturduğun yerde doğrulup ayağa kalkıyorsun. Zaten uzun zamandan beri koltuk ve tv ünitesine tutunarak yürümek senin için sıradan olmuştu. Doğal güdülerin ve bir parça cesaretlendirme ile bir iki adım attın. Kayıtlara geçsin o halde. Tarih 15 Ocaktı. Artık her fırsatta ayağa kalkıp dengede ve yukarıda olmanın tadını çıkarıyorsun. Gözüne kestirebildiğin kadar yakınında bir koltuk ya da tutunacak her hangi bir şey bulursan da bir iki adımda üzerine atılıyorsun. Arada ufak kazalar olmuyor değil tabi ama düşme konusunda da ustalaştın artık.
Banyo keyfi devam ediyor. Küvetin artık ufak gelmeye başladı. Eskisi gibi içine yatıramıyoruz seni. Saçlarını yıkarken debelenmek ve biraz keyfini kaçırmak zorunda kalmaya başladık. Eskisi kadar sık olmasa da en geç 3 günde bir yine banyo keyfi yapıyoruz. Havalar çok soğudu bir de banyo keyfi yapacağız diye hastalanmanı istemiyoruz.
Handan hanım 2 yaşından sonra konuşup makale yazmaya başlar dedi senin için. Şimdilik anne ve baba demene razıyız biz. Baba diyorsun bazen ama nerde durman gerektiğini tam öğrenmedin. Babababababababaababa yorulana kadar devam ediyor. Sen gerçekten öylemi diyorsun biz mi çok iyimseriz bilmem ama kendimizce kelime dağarcığını şöyle sayabilirim.
"Mammamaa, anni, babababababaa, jijiii, ati, atikım. Geri kalan sesler çığlıklardan ibaret :)
Pusetin ufak gelmeye başladı. Bir büyük olanını çıkardık. Ama onun içinde de biblo gibi durdun. Bir iki ay daha bunu kullanmaya devam edeceğiz. Oto koltuğunu değiştirmeyi ihmal edemeyeceğimiz için sipariş ettik ama. Senin kilona uygun geriye dönük oto koltuğu Türkiye'debulamadık. Oto koltuğu Norveç'ten gelecek En erken gelecek ay değiştireceğiz koltuğunu.
Geride kalan bütün kış yaz gibi geçmişti. Biz de her fırsatta biraz kalın giyinip atıyorduk kendimizi açık havaya. Şimdi havalar buz gibi oldu. Hatta bugün kar yağacakmış İstanbul'da. Artık evde vakit geçiriyoruz genellikle. Beraber oyuncaklarınla oynuyoruz. Favori oyuncağın bu ara 40cm x 40cm x 40cm ebatlarında bir kutu. Senin yürüme arkadaşın oldu. Ona tutunup ayağa kalkıyorsun önce. Sonra ellerinle salonda onu kaydırarak geziniyorsun. Yürümeyi kutulardan öğrendin diyebiliriz. Şimdilerde ise abarttın kutuyu havaya kaldırıp oradan oraya atıyorsun.
"Baba nerde ?" "ce eee" yapıyorduk. Bir iki gündür süper eğlenceli yeni bir oyun keşfettik. Peşinden emekleyerek seni kovalıyorum. Sen kaçıyorsun. Arada dönüp geliyormuyum diye bakıyorsun. Ben saklanıyorum. Beni arayıp buluyorsun. Sonra sen kaçıyorsun ben kovalıyorum. Korkuyla karışık kahkahalarını da kameraya çekemedim. Bunları anlatınca olmuyor işte kaydetmek lazım. Ama kaydettirmiyorsun. Ne zaman kamerayı çalıştırsak işin büyüsü bozuluyor. Gizli gizli çekmek lazım belki de.
Bir de akşam eve geldiğimde beni karşılamana bayılıyorum. Artık daha da farkındasın olan bitenden. Ben eve geldiğimde, sesimi duyduğunca salondan koştura koştura, çığlıklar atıp bana doğru gelişin ve gülümsemen ömre bedel meleğim.
Saksılara dadanma huyun geçti gibi. Uzun zamandır toprağı kurcalarken yakalamadık seni. Yeni bir huyun aldı onun yerini. "kağıt yemek". Zaten eline geçirdiğin her şeyi ağzına götürüyor ya da ısırıyordun. Ama artık kağıtları yemeye başladın. Peçete, dergi, kutuların köşeleri aklına ne gelirse işte. Eğer koparabiliyorsan ki koparıyorsun, hemen ağızına atıp gevelemeye başlıyorsun. Yakalarsak hemen alıyoruz ağzından, ama geç kaldıysak hop mideye :)) Yukarıdaki resimde kutunun köşeleri eksik ya. Sen kemiriyorsun onu işte. Önde üstlü altlı 8 inci tanesi var ya elinden bir şey kurtulmuyor. Dün de bisküvi yedin. Kıtırt diye koparıp ön dişlerinde geveleyerek yiyişin çok komikti. Onu da kameraya çekemedim ama :) Doktorun artık bizim yediğimiz besinleri, seçerek de olsa seni beslenmende de kullanabileceğimizi söyledi. Hafta sonu mezeli bir rakı sofrası kuracağım ikimize.
Bu arada doğum gününe geri sayıma devam ediyoruz. Tam bir ay sonra 1 yaşında olacaksın. Şu anda saat 23:00. Dışarısı bembeyaz oldu bile. Hafta sonuna kadar kar yağmaya devam ederse çıkıp oynarız biraz. İyi geceler minik farem.
Yorumlar