Minik farem, senli hayat başladığından beri zaman hiç bir şey için yeterince uzun değil. Zaten hafta içi büyük bölümünü iş alıp gidiyor bizden. Geri kalan kısıtlı zamanımızı da sıkış tıkış koşturmaca ile geçiştirmek de yorucu oluyor bazen. Hafta içi akşamları, eve gelmemizle-senin uykum geldi isyanını başlatman arasında hepi topu 2-2.5 saat geçiyor. O araya, soyunup dökünmeyi, yemek yemeyi, biraz oynamayı ve uyku hazırlıklarını ancak sığdırıyoruz. Sonra annenin ve benim keyfim ve enerjim yerinde ise spora gidiyoruz. Aksi halde evde biriken bir takım işler ile ilgilenip hooop 12 uyku.
Bu senin adına üçümüzün günlüğünü tutma işi çok keyifli. Ama iş ciddi ciddi. Zaman ayırabilmek gerekiyor. Bakıyorum da; yazıların arasında geçen süreler uzamaya, anlatılan hikayeler kısalmaya başlamış bile. Aslında o kadar çok biriken şey var ki yazmak istediğim. Bir sürü tatlı resim birikti sana ve maymunluklarına ait. Zamanı iyi yönetemiyorum galiba bu aralar. Bu iş için en ideal zaman sen uyuduktan sonra ya da hafta sonları yine sen uyurken yazmak :) Sen ve bilgisayarım aynı atmosferde birbirinize zarar veriyorsunuz. Bu hafta sonu hikayeler eskiyip detaylar silinmeye başlamadan dökmeli klavyeye. Çok sürmeden görüşmek üzere...
Yorumlar