Ana içeriğe atla

Kocaman Küçük Adam


Kocaman oldun gerçektende tosunum. O bebeklere ait ortak yüz hatların, seni sen yapacak yüz hatlarına dönüşüyor. Bebeklikten çocukluğa geçişe başladın ufak ufak.Eski resimlere ve yazılara bakınca daha iyi fark ediyorum ki zaman çok çabuk geçiyor. Senin gibi bir mucizenin gelişimine tanık olmak dışında monoton geçiyor zaman diye düşünüyordum. Ama son bir iki ay çok da monoton geçmedi. Annen geçtiğimiz haftalarda böbrek taşı düşürdü. Tatsız bir tecrübe oldu onun için. Bir gece hastanede kaldık. Aynı hafta ben mide şikayetlerim için endoskopi yaptırdım. Anne-baba dökülüyor yani :) Sonra bayram tatili geldi. 9 gün tembellik yaptık. Ardından 4-5 günlüğüne iş için Çin'e gittim. Sonunda bu hafta işlerimizi rayına sokup rutinimize geri döndük. Sen erkenden annenle içeriye uyumaya gidince, geçen günlere ait kısa bir özet geçeyim dedim. Bugünlerdeki Doruk nasıl. Sıcak sıcak not edeyim istedim.


Evet not etmeye de başlamıştım aslında ama bir iki uzun satır yazdıktan sonra fark ettim ki bunun sonu yok. Eskiden minik bir bebekken yazacak şeyler sınırlıydı. Çerçeveler belliydi. Bugün ilk kez güldün. İlk kez gaz çıkardın. İlk kez aşı oldun v.s.. Şimdi hangisini yazacağımı bilemedim. Artık sende başlı başına bir sosyal varlıksın. Ailemizin küçük adamısın sen. O süt içip, kaka yapan geri kalan zamanda da sırt üstü yatan bebe değilsin artık. Bu yüzden de her anın başka bir yazıya konu olur. İşte ilk yazmaya başladığımda bunu fark edip gerisin geri sildim hepsini. Bir insanı 5-6 paragrafla genel halin bu diye nasıl anlatabilirsin ki. O yüzden bizi gülümseten her bir durumu ayrı bir yazıyla anlatayım dedim kendi kendime. Hem üstün körü olmaz hem de kelime pintiliği yapmamış olurum.


Bugün sen her yaptığında "ben bunu çiğ çiğ yerim diye" düşündüğüm şeyden bahsedeyim. Biliyorsun ki konuşma konusunda tembelsin. Bir iki kelime dışında pek bir hevesin yok konuşmaya. Buna rağmen iletişim kurmada çok sorun yaşamıyoruz. Renkleri, cisimlerin isimlerini, gel, git, at, getir, götür gibi emir kiplerini çok net olarak algılıyor ve buna uygun hareket ediyorsun. Bizim sana meramımızı anlatmada sorun yaşamadığımız her şeyin güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor ne yazık ki. Çünkü iletişimin diğer tarafında yani senin bize derdini anlatman gerektiği durumlarda biz yeterli gelişimi tamamlayamadığımız için seni agucuk gugucuk diyaloglarını bazen çözemiyoruz. Çok sabırlı biri olmadığından biz seni anlamadığımızda sinirleniyorsun doğal olarak. :) Baktın laf anlayan tipler değiliz, derdini böyle "buvafaaguu agibugi diii" diye anlatamayacaksın, hemen bize uygun alternatif çözümler geliştirdin. Şimdilerde bir şey istediğinde önce gelip kavranası en etli parmağımızdan yakalıyor, sonra istediğin hedef bölgesine kadar bizi çekiştiriyorsun. Hedefe vardığımızda, ki bu işaret parmağı ile göstererek "ıııhh" diye talep edilecek mesafe oluyor, artık nihai talebini anlıyoruz. Genelde uzanamadığın raflardan bir şey isterken, birlikte top oynamamızı istediğinde ya da kendi başına beceremediğin bir şeyde katıksız fizik gücüne ihtiyaç duyduğunda aklına geliyoruz. Hemen yapışıyorsun parmağa :) Diğer hallerde kendi başının çaresine bakıyorsun. Olaki bir hata edip talebe mukavemet gösterirsek gazabın fena oluyor. Bu terrible two durumlarını da başka bir yazıya saklayalım.


Daha yeni doğmuştun ya. 4ncü aya kadar elinin ayasına parmağımla dokunduğumda o sıcacık avuç içinle sımsıkı kavrardın parmaklarımı. Biliyordum bilinçli olarak sıkmadığını. Eline kalem de tutuştursak sıkardın o refleksle. Ama o zamanlar bilerek uzanıp minik ellerinle parmağımdan tutup yan yana yürüyeceğimiz günler de gelecek inşallah diye düşünürdüm. Zaman o kadar çabuk geçti işte. O günler de geldi çok şükür. İşte ben o parmağımdan yakalayıp beni bir yerlere çekiştirdiğin zamanlara bayılıyorum. İyi geceler tosunum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elmyra Duff

Uzun zamandır bir köpeğimiz olsun istiyorum ben. Her fırsatta söylerim annene. Annen köpeklerden çekinir. Köpeklerden hoşlanmaz diyemem sadece uzaktan sevmeyi tercih eder. Yanlarına sokulmaz, hatta bir köpek ona doğru yaklaşırsa genelde kaçacak delik arar. Bu yüzden köpek besleme sevdası bahçeli bir evimiz olana kadar rafa kaldırılmıştı. Ortaköy'de oturduğumuz zamanlarda kendimize ait bir kedimiz olmuştu. Mısırdı adı. Ona bakıp büyütmek bile ciddi sorumluluk istiyordu.Sonra anneannene devrettik o sorumluluğu. Kendimize zor bakıyorduk o zamanlar. :) Hayvan sevgisinin çocuk gelişiminde çok önemli bir rolü olduğu, evde evcil bir hayvan ile birlikte büyümenin çok olumlu katkıları oluğunu duyuyoruz, okuyoruz. Ama hali hazırda apartman dairesinde yaşarken, hakkını vererek evcil bir hayvanı sahiplenmeye hazır olmadığımızı ben de kabul ediyorum artık. Bahçeli bir eve geçersek ilerde ilk işim bir köpek almak olacak ama. Çünkü sen de benim gibi bayılıyorsun köpeklere. Şimdiye kadar tatsız b...

İlk Karşılaşma

B u notları tutmak için geç kalmışım belli ki. Hamileliğin öncesi ve sonrasıyla 15 aylık bir zamanı, birkaç nota sığdırmak tahmin ettiğimden de zor oluyor. İlk aklıma geldiğinde bu işe başlasaydım daha iyi olurdu belki. En azından bir yerlere not almalıymışım. Doğuma kadar birbirimizle, doğum sonrası Doruk'la o kadar meşguldük ki bir günlük tutmaya ya da herhangi bir hobiye ayıracak zaman ne yazık ki hiç olmadı. Son yazıda kaldığım yer hamileliğin sekizinci ayıydı. Evde hazırlıklar tamamlanmış, sona yaklaşan hamileliğin hediyesini beklemeye başlamıştık. Zaman azaldıkça heyecanımız da artıyordu. Son trimester de rutin kontrollerin aralığı 15 güne inmişti. Bizim de doğumu yapacağımız hastaneye karar verme zamanımız gelmişti. Aslında iki alternatifimiz vardı. Ya John Hopkins ya da Tekirdağ Devlet Hastanesi. Çok alakasız göründüğünü biliyorum. İlk tercihimiz Suzan'ın laperoskopi ameliyatını yaptırdığımız modern bir hastane olan John Hopkins'ti. Ancak Doğum Tekirdağ Devlet Hast...

Iyiligi Kalbınden Tasan Kuzu

Yepyeni bir yılın günlerini birlikte tüketmeye başladık bile oğlum. Çok şükür. Özellikle bu yılbaşı eğlenceli ve huzurlu geçti. Bir yılbaşı gecesine yakışır biçimde kar yağdı. Ben zaten yarım gün için işe gitmeyi manasız bulanlardanım. Kar da gitmeme izin vermeyince Perşembe'den Pazara 4 günlük bir yeni yıl tatilimiz oldu.  Yılın son günü neredeyse tüm gün dışarıda karla oynadık. En sevdiğin şeylerden biri. Evde "Bu sene mutlaka gideriz" diye her zaman tam takım kayak kıyafetleri bulunduruyoruz :) Kar topu oynamaya çıkarken kayak kıyafetlerimizi giydik. Üşüme ıslanma riskini azalttık böylece. Bütün çocuklar bahçedeydi. Kimi kartopu oynuyor, kimi kardan adam yapıyordu. Biz ve bir kaç kişilik proje ekibi ise iglo yapmaya karar verdik. Kamyonunun kasasında kiremit haline getirdiğimiz karlar ile igloyu inşa etmeye çalıştık. Ama tahmin ettiğimizden daha zor ve uzun sürecek bir uğraşmış. Sen minecraft evi yapıyoruz diye kendini ve diğer çocukları motive etmeye çalışs...