Ana içeriğe atla

Uzay Eriği.... Yersek tabi..

Kitaplarda yazıyor. Bebekler doğru tedbirleri alıp kararlı davranmazsanız ağlamayı isteklerini yaptırmak için araç olarak kullanabilir diyor. Sadece kitaplarda yazsa neyse. Bunu herkes söylüyor zaten. Biz senin ağlama kozunu kullanmaya başladığını fark ettiğimiz halde doğru zamanda doğru müdahaleyi yapamadık. Artık iş işten geçmiş durumda :)

Klasik bir tarzın yok. Her istediğin yapılmadığında ağladığını söyleyemem. Eğer çok istediğin bir şey olur da biz yerine getirmezsek zaman ve mekanı umursamadan kendini boylu boyunca zemine bırakıyorsun. Atıyorsun hatta. Bu evdeki halı, alış-veriş merkezinin zemini veya parktaki kum havuzu olmuş çok umursadığını görmedik. Önce yalancı bir ağlama ki yalandan ağladığın her halinden belli. Buna kanacak kadar şapşal olduğumuzu ne düşündürüyor sana ayrıca merak ettim. İlk ağlama patlamasının hemen ardından olaya reaksiyonumuzu incelemek için kısa süreli ağlamaya ara vererek, başını kaldırıyor ve ne yaptığımızı gözlemeye çalışıyorsun. Eğer bu ilk blöfünü yer ve istediğini yaparsak problem yok. Maçlarda sakatlanıp can çekişen ama hakem faul çalınca az önce kıvranan o değilmiş gibi koşan futbolculara benziyor o hallerin. Genelde çok sakıncalı bir şey istemiyorsan bu ilk denemede sana usta pokerci muamelesi yapıp pas diyoruz hepimiz.


İzin veremeyeceğimiz bir şey istersen eğer ne ilk, ne de ardı ardına gelen zorlama ağlama krizlerin istediğini yaptırmaya yetmiyor. Eğer dikkatin başka bir yere kaydırılamaz ve isteğinden vaz geçmezsen durum kabusa dönmeye başlıyor. Bugün bunu çok sık yaptın mesela. Yere düşen ve kirlenen lolipopunu vermedim diye yıktın ortalığı. Sonra yemekten önce meyve suyu içmek istedin. Annen vermeyince başladı bu kez kriz. Hadi bunları anlarım. Bazen tv kanalını değiştirdim diye, topu istediğin yere atamadın diye, oyuncak kutusunu yerinden çekemedin diye, ışığı açtım diye, ışığı kapadım diye.... Hangisini anlatayım. Bu ağlayıp mızıldanarak derdini anlatma işini son günlerde daha da bir sevdin sanki. :) Abartmayalım babacım.

Bu arada bugün "aşkım" "anne" "baba" "beş" "aç" kelimelerini çok bilinçli ve net bir şekilde söylediğine tanık olduk. Sanırım yavaş yavaş dillenmeye başlıyorsun. Annenin sana uygulamayı planladığı 2 yaş KPSS,OSS tarzı sınava hazırlık için konuşmaya başlamak iyi bir aşama olur. Korkma ben arada kopya vericem sana. :)

Bir başka not daha. Anneannen buradayken hafta içi ben evden 8 gibi çıkıyorum. Ve hiç bir sabah seninle görüşemiyoruz. Çünkü saat 9 gibi uyanıyormuşsun. Ama anneannen yokken gece aynı saatlerde uyumana rağmen sabah 7-7:30 gibi dikiliyorsun ayağa... Nedendir bilemedik :)) Bu gece geç yattın bakalım yarın kaçta uyanacaksın. Tatlı rüyalar güzel oğlum benim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elmyra Duff

Uzun zamandır bir köpeğimiz olsun istiyorum ben. Her fırsatta söylerim annene. Annen köpeklerden çekinir. Köpeklerden hoşlanmaz diyemem sadece uzaktan sevmeyi tercih eder. Yanlarına sokulmaz, hatta bir köpek ona doğru yaklaşırsa genelde kaçacak delik arar. Bu yüzden köpek besleme sevdası bahçeli bir evimiz olana kadar rafa kaldırılmıştı. Ortaköy'de oturduğumuz zamanlarda kendimize ait bir kedimiz olmuştu. Mısırdı adı. Ona bakıp büyütmek bile ciddi sorumluluk istiyordu.Sonra anneannene devrettik o sorumluluğu. Kendimize zor bakıyorduk o zamanlar. :) Hayvan sevgisinin çocuk gelişiminde çok önemli bir rolü olduğu, evde evcil bir hayvan ile birlikte büyümenin çok olumlu katkıları oluğunu duyuyoruz, okuyoruz. Ama hali hazırda apartman dairesinde yaşarken, hakkını vererek evcil bir hayvanı sahiplenmeye hazır olmadığımızı ben de kabul ediyorum artık. Bahçeli bir eve geçersek ilerde ilk işim bir köpek almak olacak ama. Çünkü sen de benim gibi bayılıyorsun köpeklere. Şimdiye kadar tatsız b...

İlk Karşılaşma

B u notları tutmak için geç kalmışım belli ki. Hamileliğin öncesi ve sonrasıyla 15 aylık bir zamanı, birkaç nota sığdırmak tahmin ettiğimden de zor oluyor. İlk aklıma geldiğinde bu işe başlasaydım daha iyi olurdu belki. En azından bir yerlere not almalıymışım. Doğuma kadar birbirimizle, doğum sonrası Doruk'la o kadar meşguldük ki bir günlük tutmaya ya da herhangi bir hobiye ayıracak zaman ne yazık ki hiç olmadı. Son yazıda kaldığım yer hamileliğin sekizinci ayıydı. Evde hazırlıklar tamamlanmış, sona yaklaşan hamileliğin hediyesini beklemeye başlamıştık. Zaman azaldıkça heyecanımız da artıyordu. Son trimester de rutin kontrollerin aralığı 15 güne inmişti. Bizim de doğumu yapacağımız hastaneye karar verme zamanımız gelmişti. Aslında iki alternatifimiz vardı. Ya John Hopkins ya da Tekirdağ Devlet Hastanesi. Çok alakasız göründüğünü biliyorum. İlk tercihimiz Suzan'ın laperoskopi ameliyatını yaptırdığımız modern bir hastane olan John Hopkins'ti. Ancak Doğum Tekirdağ Devlet Hast...

Iyiligi Kalbınden Tasan Kuzu

Yepyeni bir yılın günlerini birlikte tüketmeye başladık bile oğlum. Çok şükür. Özellikle bu yılbaşı eğlenceli ve huzurlu geçti. Bir yılbaşı gecesine yakışır biçimde kar yağdı. Ben zaten yarım gün için işe gitmeyi manasız bulanlardanım. Kar da gitmeme izin vermeyince Perşembe'den Pazara 4 günlük bir yeni yıl tatilimiz oldu.  Yılın son günü neredeyse tüm gün dışarıda karla oynadık. En sevdiğin şeylerden biri. Evde "Bu sene mutlaka gideriz" diye her zaman tam takım kayak kıyafetleri bulunduruyoruz :) Kar topu oynamaya çıkarken kayak kıyafetlerimizi giydik. Üşüme ıslanma riskini azalttık böylece. Bütün çocuklar bahçedeydi. Kimi kartopu oynuyor, kimi kardan adam yapıyordu. Biz ve bir kaç kişilik proje ekibi ise iglo yapmaya karar verdik. Kamyonunun kasasında kiremit haline getirdiğimiz karlar ile igloyu inşa etmeye çalıştık. Ama tahmin ettiğimizden daha zor ve uzun sürecek bir uğraşmış. Sen minecraft evi yapıyoruz diye kendini ve diğer çocukları motive etmeye çalışs...