Ana içeriğe atla

Karne

Öğrencinin stres kaynağı karne konusuna giriş yapalım. Her ne kadar şimdilik ne anlama geldiği konusunda çok fikir sahibi olmasan da yukarıdaki ilk karne ile başlayan silsile sen üniversiteyi bitirene kadar peşini bırakmayacak tosbağam. Daha önce kreşlerde de genel gelişiminle ilgili bir takım karnemsi evraklar almıştık ancak, bu yıl aldığın karne ya da onların deyimi ile 1nci Dönem Değerlendirme formu çok daha detaylı. Sosyal ilişkilerden, kavramaya, dil becerilerinden duygusal gelişimine, fiziksel becerilerinden duygusal gelişimine kadar bir çok konuda öğretmenlerin seni değerlendirmiş. Bu dönemin ebeveynleri olarak biz, biraz da özel okulların ticari zihniyetinden dolayı bu tür değerlendirme tablolarının objektifliği konusunda şüpheciyiz. Bu durumu Arzu öğretmenine anlatmıştım neyse ki. Ona lütfen Doruk için yaptığınız değerlendirmelerde olabildiğince objektif olun demiştim. İlk karnen geldiğinde de bu konuda ne kadar sağlıklı tespitler yapmış olduklarını gördüm. Bir kere karneni okuduğumda seni iyi tanımış olduklarını görüyorum. Nerede sorun var nerede yaşına göre normal bir gelişim gösteriyorsunun güzel bir resmini çekmişler aslında ki hangi konularda gelişimini desteklememiz gerektiğini öğrenmemiz her şeyden önemli. Gelelim senin vaziyetine :) 

Karnenin tüm görüntülerini bu yazıya ekleyeceğim. Değerlendirmeleri 3 kademeli yapmışlar. "Gelişmiş"-"Gelişmekte"-Gelişmez ümidi kesin :) Şaka tabi sonuncusu "Desteklenmeli" 
Örneğin değerlendirme konusu senin zaman sonuç ilişkisi kurabilme yeteneğin. Değerlendirme notu : "Gelişmiş". Burada o kadar çok kriter var ki hepsi üzerinden analiz yapmaya kalkarsak kitap olur. Mesela ingilizceden feci çakılmışsın. Bir ara veli toplantısında da Jennifer öğretmenin ingilizce konusunda istenen ilerleme hızını yakalayamadığını söylemişti. O zaman da bugün de bu konuyu çok dert etmedim. 4.5 yaşından itibaren haftada 12 saat ingilizce gören bir çocuk eninde sonunda ingilizce öğrenir. Acelemiz yok. İngilizce ile ilgili kritikleri yazmıyorum o yüzden. Diğer değerlendirme başlıklarından gelişmiş olmayanları not edeyim. 

Madde 1 : "Sınıf ve Okul kurallarına uyar" 
Madde 2 : "Kendi haklarını gözetir, başkalarının haklarına özen gösterir"
Madde 3 : "Tehlike yaratacak durumlardan kaçınır"
Madde 4 : "Oyun oynarken, hamle planlarken konsantre olur"
Madde 5 : "Oyun zamanını verimli bir şekilde değerlendirir"
Madde 6"Kazanma ve kaybetme duygusu ile başa çıkabilir"
Madde 7"Grup içerisinde doğan problemleri çözer ya da çözüme katkı sağlar"

Not: Her ne kadar karnende belirtilmiş olmasa da öz-bakım konusununda gelişmiş olmadığını baban olarak ben not edeyim. 

Bu arada Sezin Okulu ile ilgili düşüncemizi rafa kaldırdık şimdilik. Yaklaşık 1 aylık fikir jimnastiği, senin gelişim durumun, referanslar, ekonomik durumumuz ve hepsinden önemlisi senin okulunu ve öğretmenini çok sevmen aynı yerde devam kararı almamıza sebep oldu. Okulunu değiştirmek istemiyorsun sende. Umarım doğru kararı vermişizdir. 
Şimdi yeni yıl kayıt yenileme ile ilgili bir mail gönderdi okulun. 15 Mart'a kadar eski fiyattan kaydını yenileme şansı sunmuşlar. Bu yazıya konu olan şeyleri önce öğretmenin ve rehberlik ardından bir pedagog ile görüştükten sonra gelecek yıl ne yapacağımıza karar vereceğiz. 
Bunlar neden önemli biliyor musun ? Eğer anasınıfını tekrar etmene karar vermezsek eylül ayında oyun çocukluğundan çıkıp bilinen anlamıyla bir öğrenci olacaksın. Tam 67 aylıkken o sınıfa girdiğinde senden beklenenleri yapabilecek olgunlukta olman gerekiyor. Strese girmemen, kendini kötü hissetmemen lazım. Başaramama duygusu/korkusu öz güvenini zedelemeden, okuldan sıkılmadan keyifli bir öğrencilik yaşamanı istiyorum. Bunun için bir sene daha beklemeli miyiz yoksa bu yıl hazır mısın okula başlamaya? diye düşünürken bu notlar iyi bir referans oldu. Senin akademik anlamda başaramayacağını düşündüğüm bir şey yok Doruk. Ama yukarıda gelişimini tamamlamamış davranışlarını okuduğumda henüz okul için yeterli olgunlukta olmadığını düşünüyorum. İleride sen de "baba iyi ki bir yıl daha beklemişsin, ben tam oyun çocuğuymuşum" dersin muhtemelen. 

Kurallar, sorumluluklar ve birlikte yaşama kavramları konusunda neden-sonuç ilişkisini henüz oturtamadık. Bu sadece seninle ilgili değil. Bu eğitimi sana veren bizleriz neticede. Tek çocuk olmak, evde kuralları esnetme konusunda kontrol edemediğimiz anneannenin varlığı, bizim seni mutlu etmek için taleplerine karşı takındığımız kontrolsüz ve istikrasız tavırlarımızın etkisi büyüktür muhtemelen. Her zaman her istediğin olsun istiyorsun, hep kazanmak hiç kaybetmemek istiyorsun, işine gelmeyen şeyleri kendince manipüle ediyorsun, sınırları genellikle kabul etmiyor, ya da zorlayabileceğin yeri öğrenmek istercesine denemeler yapıyorsun. Aslına bakarsan hepsi normal ve sağlıklı yaşın için, gelişimin için. Ama bir yere kadar. İşte soru da bu nereye kadar ? Bir geçiş dönemine giriyoruz hayatımızda. Senin oyun çocuğundan, sorumluluklarının farkına varmaya başlayan bir okul çocuğuna dönüşmen gerekecek. Doğru zaman bu sene mi yoksa gelecek yılı beklemeli miyiz sorusunun cevabını arıyoruz. 

Bu yazdıklarımdan 5 yaşında sorunlu bir çocuk analizi çıkarmak gibi bir niyetim yok. Sen harika bir çocuksun. Cımbızla seçip çıkardığım 5-10 madde dışında her şeyine bayılıyoruz. Senin gibi bir oğlumuz olduğu için anne ve babanın gurur duyduğu binlerce şey sayabilirim. Bu 5-10 maddelik müdahale listeni de seviyorum. Seni sen yapan onlar. Bu yazının amacı anne-babanın bu tarihlerde çözmeye kafa yorduğu şeyleri seninle paylaşmak istemem. 

Bazı şeyler bizim de canımızı sıkıyor. 
Çünkü; en az senin kadar ben de Nerf oynarken kazanmak istiyorum. Ama sen çamura yatıp ağlayıp oyunu bıraktığın için sürekli ateş ederken ıskalamak zorunda kalıyorum. 
Çünkü; arabaya kadar yarış yaparken önce ben geldiysem hile yapmış oluyorum. Beraber değdiysek arabaya mutlaka sen kazanmış oluyorsun. İtiraz edersem sen kazanana kadar koşmak zorunda kalıyoruz. Önce sen bitirdiysen yarışı dünya harika bir yer zaten :)
Çünkü; Arkamdan bütün mahalleyi ayağa kaldıracak kadar gürültü yaparak yaklaşıp böööö dediğinde korkmazsam, neden korkmadım oluyor. Memnun edecek bir cevap vermezsem benden nefret ediyorsun :)
   Çünkü;Need For Speed oynarken Pagani'yi almak için yarıştığım sırada son anda bilgisayara yenilip yarışı kaybettiğimde her an senin ağlama krizinle baş başa kalıp kafama yastık yiyebiliyorum.
Çünkü;Mind Lab'de stratejik olarak senin kazanmaman için açtığım yeşil canavarı alıp yere işe yaramayan  koca gözlü sarı canavarı koyduğumda hile yapmış oluyorum. Hatta ısrar edersem "kalbini çok kırıyor" oluyorum.
Çünkü; Bende krem şokela varken paylaşmayı çok seviyorsun, paylaşmak çok güzel. Benimki bitip senin krem şokelanı açtığımızda "şu an paylaşmaktan hiç hoşlanmıyorum" oluyorsun :)
Çünkü; elbiselerimizi giyme yarışması yaparken ben hızlı bitirirsem senin kazağını giyememenin sorumlusu ben oluyorum.  "Çok kötüsün" oluyorum. "Kazağımı ters koymuşsun" oluyorum. 
Çünkü; Senin kazandığın her yarış keyifli benim kazandıklarımda "yarış yapmıyoruz" oluyor. :)
Çünkü; Duvara astığımız kurallar listemizde sıra benim görevlerime geldiğinde "bu evde kurallar var" senin görevlerine geldiğinde "Kuralları kaldıralım artık baba. Bu kurallardan çok sıkıldım. Bu evin kralı benim. Kuralları ben koyarım" oluyor.
Çünkü; Oyuncaklarına sahip çıkmaz ve kaybedersen yenisini almam dediğimde sen hep onlarını yerine koymuş oluyorsun. Hatta "buradaydı. Uçmadı ya" oluyor. İhale yine bana kalıyor.
Çünkü;yeni bir şey denemeni, öğrenmeni istediğimde, denemek istemezsen "onu ben biliyorum zaten öğrendim" oluyor. Bilmediğin, görmediğin, denemediğin konusunda ısrar edersem kavga çıkıyor :)
Çünkü; iş eğlenmeye, oynamaya geldiğinde cin gibi olan gözlerin, her daim enerjik olan bacakların ve kolların, iş ödev yapmaya, istemediğin bir yerlerde dolaşmaya gelince,"offf kollarım koptu, bacaklarım ağırıyor, çok uykum geldi babaaa" oluyor.

Ama yine hep bunlar yüzünden 5 yaşında bir minik 37 yaşında bir adamın hayatının anlamı, mutluluğunun kaynağı oluyor.
Seni çok seviyorum küçük adam. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elmyra Duff

Uzun zamandır bir köpeğimiz olsun istiyorum ben. Her fırsatta söylerim annene. Annen köpeklerden çekinir. Köpeklerden hoşlanmaz diyemem sadece uzaktan sevmeyi tercih eder. Yanlarına sokulmaz, hatta bir köpek ona doğru yaklaşırsa genelde kaçacak delik arar. Bu yüzden köpek besleme sevdası bahçeli bir evimiz olana kadar rafa kaldırılmıştı. Ortaköy'de oturduğumuz zamanlarda kendimize ait bir kedimiz olmuştu. Mısırdı adı. Ona bakıp büyütmek bile ciddi sorumluluk istiyordu.Sonra anneannene devrettik o sorumluluğu. Kendimize zor bakıyorduk o zamanlar. :) Hayvan sevgisinin çocuk gelişiminde çok önemli bir rolü olduğu, evde evcil bir hayvan ile birlikte büyümenin çok olumlu katkıları oluğunu duyuyoruz, okuyoruz. Ama hali hazırda apartman dairesinde yaşarken, hakkını vererek evcil bir hayvanı sahiplenmeye hazır olmadığımızı ben de kabul ediyorum artık. Bahçeli bir eve geçersek ilerde ilk işim bir köpek almak olacak ama. Çünkü sen de benim gibi bayılıyorsun köpeklere. Şimdiye kadar tatsız b...

İlk Karşılaşma

B u notları tutmak için geç kalmışım belli ki. Hamileliğin öncesi ve sonrasıyla 15 aylık bir zamanı, birkaç nota sığdırmak tahmin ettiğimden de zor oluyor. İlk aklıma geldiğinde bu işe başlasaydım daha iyi olurdu belki. En azından bir yerlere not almalıymışım. Doğuma kadar birbirimizle, doğum sonrası Doruk'la o kadar meşguldük ki bir günlük tutmaya ya da herhangi bir hobiye ayıracak zaman ne yazık ki hiç olmadı. Son yazıda kaldığım yer hamileliğin sekizinci ayıydı. Evde hazırlıklar tamamlanmış, sona yaklaşan hamileliğin hediyesini beklemeye başlamıştık. Zaman azaldıkça heyecanımız da artıyordu. Son trimester de rutin kontrollerin aralığı 15 güne inmişti. Bizim de doğumu yapacağımız hastaneye karar verme zamanımız gelmişti. Aslında iki alternatifimiz vardı. Ya John Hopkins ya da Tekirdağ Devlet Hastanesi. Çok alakasız göründüğünü biliyorum. İlk tercihimiz Suzan'ın laperoskopi ameliyatını yaptırdığımız modern bir hastane olan John Hopkins'ti. Ancak Doğum Tekirdağ Devlet Hast...

Iyiligi Kalbınden Tasan Kuzu

Yepyeni bir yılın günlerini birlikte tüketmeye başladık bile oğlum. Çok şükür. Özellikle bu yılbaşı eğlenceli ve huzurlu geçti. Bir yılbaşı gecesine yakışır biçimde kar yağdı. Ben zaten yarım gün için işe gitmeyi manasız bulanlardanım. Kar da gitmeme izin vermeyince Perşembe'den Pazara 4 günlük bir yeni yıl tatilimiz oldu.  Yılın son günü neredeyse tüm gün dışarıda karla oynadık. En sevdiğin şeylerden biri. Evde "Bu sene mutlaka gideriz" diye her zaman tam takım kayak kıyafetleri bulunduruyoruz :) Kar topu oynamaya çıkarken kayak kıyafetlerimizi giydik. Üşüme ıslanma riskini azalttık böylece. Bütün çocuklar bahçedeydi. Kimi kartopu oynuyor, kimi kardan adam yapıyordu. Biz ve bir kaç kişilik proje ekibi ise iglo yapmaya karar verdik. Kamyonunun kasasında kiremit haline getirdiğimiz karlar ile igloyu inşa etmeye çalıştık. Ama tahmin ettiğimizden daha zor ve uzun sürecek bir uğraşmış. Sen minecraft evi yapıyoruz diye kendini ve diğer çocukları motive etmeye çalışs...