Bu
yukarıdaki resim ilk piyano konserinden babacım. Sizin neslinizin en az bir
spor ve bir sanat dalıyla meşgul olmasının önemli olduğunu söylüyor pedagoglar.
Spor işiyle ben ilgilendim. Futbol kursuyla ilgili yazılarımı hatırlarsın. Ama
sanat işi için pek bir çabam olmadı. Müzikle ilişkim dinleyici olmaktan öteye
geçmediği için seni de öyle sanıyordum. Önemli bir anne baba hatası daha.
Çocuğunu kendisi ile aynalamak. Ama neyse ki annen benim gibi düşünmüyormuş. O
bu müzik konusunu sürekli gündemde tuttu. En sonunda eve çok yakın bir yerde
Noctuas diye bir müzik okulu ile gidip görüşmüş. Akşam da seninle konuştuk.
İstermisin babacım bir müzik enstrümanı çalmak dedik. Sen çok istekli olunca da
bir hafta sonu deneme için Noctuas'a gittik. Gitar, keman, piyano, bateri gibi
alternatiflerden seni gibi hareketli bir çocuğa ben bateriyi yakıştırmıştım
aslında. Ama sen hepsini denedikten sonra piyanoyu seçtin. Çok şaşırmıştım.
Kararına saygı duyup piyano kursuna yazdırdık seni. Ama bir yandan da nasıl
olsa sıkılır diye düşünüp başka bir branşa istediğimiz zaman geçebilir miyiz diye
de sormuştum.
Beni
bir kez daha şaşırttın. 3 aydan biraz daha fazla bir süre mızmızlanmadan
söylenmeden keyifle gittin piyano derslerine. Annen takip etti bu işi. Sinan
dayının çocukluğunda çaldığı Yamaha marka bir orgu varmış. O getirildi
Tekirdağ'dan. Evde de çalış annene şarkılar çal diye :) Evde pratik konusunda
bekleneni pek veremediğini söylemem lazım ama.
Piyanoyu
seçip sıkılmadan devam etmenden ben de çok memnunun. Öğretmeninin söylediğine
göre bilimsel olarak kanıtlanmış bir çalışmaya göre piyano beynin her iki
tarafınıda birlikte çalıştırdığından 12 yaşına kadar piyano eğitimi almış
çocukların matematiksel zekasında %46 lık bir gelişim kaydediliyormuş. Bu arada
öğretmeninin adı Elçin. Çok iyi anlaşıyorsunuz. Bayılıyor sana. Her ders
çıkışında kendini öptürmeden bırakmıyor seni. Öpmekten sarılmaktan hoşlanmayan
bir adam olarak fazla itiraz etmiyorsun bu isteğe :)
Bu
üç aylık süreçte haftada iki kez kursa gittin. biri solfej dersi, diğer bire
bir piyano eğitimi. Sonra bir gün eve davetiye geldi. Okulların kapandığı
haftadan sonraki hafta yıl sonu konseriniz varmış. Noctuas'ta eğitim alan tüm
öğrenciler kendi enstrümanları ile birer ikişer parçayı çalacaklarmış. Sen evde
pek pratik yapmadığın için neyi ne kadar çalabildiğini hiç bilmiyorduk. Biraz
sürpriz oldu bize açıkçası.
Bir
akşam seni kurstan almak için geldiğimde Elçin öğretmenin bana Doruk konserde
çalacağı parçaya hiç çalışmamış. Biraz pratik yapsın dedi. Bir hafta vardı
konsere ve iki şarkı yetiştirmen gerekiyormuş. Neyse ki evde org var çalışırsın
dedik ama inan bana hiç oralı olmadın. İki kez zorla 10'ar dakika pratik
yaptırabildik sana. Çalıp çalamaman çok önemli değil ama kalabalık bir grubun
önünde kiltlenip kalmanı istemedik. Ama bir süre sonra bizim ısrarlarımız seni
ve bizi daha çok germeye başlayınca işin peşini bıraktık. Kendisi böyle istedi
biz uyardık diyip topu sana attık. Ama bir yandan da konserde neler olacak
endişesi de vardı.
Bu
arada konser için Avrupa Kolejinin konferans salonunu kiralamışlar. En azından
deplasmanda hissetmeyecektin kendini. Bildiğin alıştığın bir yerde olacaktı
konser. Sabah kalkıp cici kıyafetlerini giydikten sonra okula gittik. Siteden
Yağız, Efe ve Oğuz abin ve adını bilmediğim başka bir kız daha Noctuas'a
gidiyormuş. Onları da gördük okulda. Güzel bir organizasyon yapmışlar.
Neredeyse 50 çocuk performans sergileyecekmiş. Konferans salonunun yarısı
doluydu neredeyse. Biz okula gelirken prova yaparken kullandığın nota kağıdını
evde unuttuğumuzu fark ettik. Ama nasıl olsa öğretmeninde vardır diye geri dönmemiştik.
Yokmuş. Sonra öğrendik. Okula geldiğimizde çocuklar boş salonda prova
yapıyordu. Elçin öğretmenine seni teslim edip konseri beklemeye başladık.
Davetiyede
yazan saatte konser başladı. Çocuklar sırayla çıkıp şarkılarını çaldılar. Sıra
sana geldiğinde senden çok heyecanlandığımızı fark ettim. Hiç korktuğumuz gibi
olmadı. Takılmadın, panik yapmadın gayet de keyifli ve rahat görünüyordun.
Şarkının olduğu Prova yaptığın kağıt olmadan, takılmadan bitirip seyircilerini
selamladın. Evde hiç pratik yapmadan kağıda bakmadan nasıl yaptın hala
anlamadım. Az çakal değilsin. Performansını bitiren tüm çocuklara büyüyünce ne
olmak istediğini soruyorlardı. Annenle birbirimize baktık. Acaba ne der? diye.
Çünkü kestirmek zor. Bazen yarışçı, bazen futbolcu bazen mühendis falan olmak
istiyorsun. Sana sorulduğunda önce futbolcu der gibi olup sonra işi
basketbolcuya çevirdin. Bakalım bu meslek ne kadar güncelliğini koruyacak :)
Çaldığın
parçanın ismini unuttum ama eklerim sonra buraya.
Bir
şeyi başardığında yüzünde beliren o gurur, güven ve mutluluk karışımı mimiklere
bayılıyorum. Gücümüz ve paramız olduğu sürece sana keyif veren ve seni mutlu
eden şeyleri denemen için elimizden geleni yapacağız. Sen bizim biricik
aşkımızsın.
Yorumlar