Tatlı şempanzem dile kolay 10 koca ayı geride bıraktık. Her geçen gün daha da sevimli oluyorsun. Yavaş yavaş kişiliğin de oturmaya başlıyor. Artık istediğin birşey olmayınca ağlama silahını kullanmayı öğrendin. Yemek yemek istemediğinde biraz ısrarcı olursak, kucakta kalmak istemediğinde kucakta tutarsak, al beni kucağına dediğinde dönüp gidersek, kurcalamak istediğin bir şeyi sana vermezsek şiddeti yavaş yavaş artan huysuzlukların artık günlük sıradan olaylar. Ben bebek olsam bu tür durumlarda kıyameti koparırdım. Neyse ki sen çok uslu bir bebeksin. Bu nedenle her türlü kaprisini keyifle çekiyoruz.
Artık televizyon izleme sürene sınır koyduk. Televizyon karşısında çok fazla zaman harcıyor ve açıkken bütün dikkatini televizyona odaklıyordun. Top patlasa dönüp bakmıyordun desem yeridir. Şimdi sadece biz izlediğimizde sen de yanımızdaysan izliyorsun. Genellikle BabyTV ya da müzik kanalları açık kalıyor. Ritmik bir bünyen var. Melodilere vakit kaybetmeden poponla ayak uyduruyorsun :) Ama reklamlara olan aşırı ilginde değişiklik yok.
Emeklemeye başladığından beri daha hareketliydin ama yaşam alanın genellikle salonumuzun ortasından ibaretti. Evin diğer bölümlerini keşfetmek için ya çekingen ya da tembel bulurduk seni. Şimdi girip çıkmadığın yer yok. Kaşla göz arasında gidip çamaşır makinasının kapağını kurcalıyorken, bir dakika sonra mutfakta su şişesini devirip onunla debeleniyorsun. Oyuncak topunu bir oraya bir buraya atıp peşinden koşarken bütün salonu dolaşıyorsun. Enerjine diyecek yok. Bir hafta öncesine kadar emeklemen ve etrafta gezinmen ile ilgili bir sıkıntımız yoktu. Sadece saksılardaki toprağa dadanmanı engellerdik. Şimdi senin için küçük ama ailemiz için büyük bir adım attın.
Bir iki gün önce oturduğun yerde poponu havaya diktin önce. Sonra ellerini yavaşça yerden kesip, ayaklarının üzerine doğruldun. Hem senin hem bizim şaşkın bakışlarımızla geçen 5-6 saniyenin sonunda ilk aşama için yeter diye düşünüp airbaglerinin üzerine bırakıverdin kendini. Bu gelişmeyi koltuklar arası transfer sırasında deneyeceğini düşünüyorduk. Sen olduğun yerde ayağa kalkmayı tercih ettin. Bir iki gündür her fırsatta ayağa kalkmayı deniyorsun. Özellikle keyifli olduğunda. Ancak her zaman inişi başarılı yaptığın söylenemez. Bazen airbagler açılmıyor. Elinde bir oyuncak v.s. varsa iniş tamamen dengesiz olabiliyor. Bu aralar ortalıkta gezinirken gözümüz hep üzerinde.
Havalar dün gece birden soğudu. Bu sabah uyandığımda dışarısı bembeyazdı. Kar yağmamıştı ama aşırı soğuktan don yapmıştı. Bir sürü trafik kazasıyla birlikte gelen berbat trafik de cabası. Bu kışı seni hasta etmeden geçirelim yeter başka derdimiz yok. Bir yandan domuz gribi, bir yandan soğuklar can sıkıcı. Aklıma gelmişken bir de elmayla ilgili bir sıkıntımız var. Ne zaman elma yesen, kullanılmayan kısmını dışarı attıktan sonra popon kızarıyor. Hiç pişik olmadın desem yeridir ama bu elma işi çok ilginç. Artık karıştırıp vermeye çalışıyoruz. Nazar boncuğun poponda olsun artık ne diyelim :))
Artık mama sandalyeni de kullanmıyorsun. Bir iki ay öncesine kadar akşam yemeklerinde sen de masada bizimle otururdun. Bir iki oyuncakla oyalanırken biz de yemeğimizi bitirirdik genellikle. Artık bu işe yaramıyor. Mama sandalyende seni bir dakikadan fazla tutamaz olduk. Biz yemek yerken sen masanın altında emekliyor, sandalyelere tutunup üstümüze tırmanıyor, biraz kucakta takılıp ardından sıkılıyor, salonda biraz gezinip sonra bu döngüyü tekrar başa alıyorsun. Yemekleri hızlı hızlı yiyoruz artık çünkü paşa ilgi istiyor :)
Şimdiye kadar okuduğun bölümlerde senin ne kadar tatlı, sevimli, uslu olduğundan bahsettiğimi fark etmişsindir. Şimdi sıra geldi "Ama oğlum lütfeeenn yaaaa" dedirten huylarına. Çoğul eki yersiz oldu aslında. Bir tek olaydan bahsedeceğim. "Kıyafet değiştirmek" Bu iş kabus oldu artık. Hava sıcak olsa, atıcam ortaya seni çırılçıplak debelen istediğin kadar. Altını değiştirdikten ya da banyo yaptıktan sonra, gece uyku öncesi tulumunu giydirirken evde bazen 3 kişi seferberlik ilan ediyoruz bir kolunu elbiseye geçirebilmek için. Ama nasıl yalandan ağlıyorsun, nasıl vızıldanıyorsun görmen lazım. O durumu hiç kameraya çekmemiştim. Bak yazarken aklıma geldi. Kanıt lazım sana şimdi. İlk fırsatta dijital arşivine ekleyeyim o piskopat hallerini.
Ne kadar çok ilk yaşattın bu yıl bize tatlı tavşanım. İyi ki varsın.
Yorumlar