Geçen gün işler planladığım gibi gitmedi. Spora gidecektim, ama gidemedim. Şirkette işim biraz uzadı. Eve geldiğimde seninle biraz oynayıp uyku hazırlığı yaptık. Belki sen uyuduktan sonra kalkıp bir kaç satır karalarım diye düşünmüştüm ama seninle birlikte ben de uyuyakalmışım.
Uyku demişken bir iki satır bu konuyla ilgili yazayım. Çok seviyorum sana sarılıp uyumayı. Normalde sarılmamıza çok izin vermiyorsun. Sıkıştırılmak, öpülmek, sarılınmak hoşuna gitmiyor pek. E haliyle bu özlemi sen uyurken gideriyoruz. Aslında eskiden kendi başına uyuyordun. Sonra birden bire yalnız uyumak istemez oldun. Yanlız uyumaya seni zorlasak da bir süre sonra kalkıp yüzünde o tiyatral ifade ile, "uyuyamıyorum kötü hayaller görüyorum" diyorsun. Kötü rüya gördüğü için uyuyamadığını söyleyen çocuğuna hangi anne baba kıyabilir ki. Biz de dayanamıyoruz haliyle. Ya bizim yanımıza geliyorsun uyumak için ya da birimiz sen uyuyana kadar sana eşlik etmek için senin yatağına.
İkisi de birbirinden eziyetli aslında. Uyuyana kadar o sarılmalı koklamalı süreç keyifli tabi. Ama uyuduktan sonra da insan deliksiz uyumak istiyor. Ama seninle na-mümkün. Bizim yatakta yanımızdaysan yatağın hakimi gibi yayılıyorsun. Biz de iki kenarda, yataktan düşmeden uyumaya çalışıyoruz. Bir süre sonra beceremeyeceğimizi anlayıp birimiz kendini feda ediyor. Genellikle ben. Senin yatağına ya da salondaki L koltuğa gidiyorum.
Biz sana uyuyana kadar eşlik etmek için geldiğimizde de durum farklı değil. Sen yatağın korkuluk olan tarafında köşeye doğru kendini sıkıştırıp sopa gibi uyuyorsun. Ben de yanına z şeklinde kıvrılıp uyumanı bekliyorum. Ama bazen ağırlık çöküyor. Seni beklerken bir de bakıyorum dalmış gitmişim. Bazen gece 1 bazen sabaha karşı 4 te kalkıp yerime yatıyorum. Bazen de sen uyuduktan sonra kalkıp bir iki saat film veya tv izliyorum. Ama bunu yapmak için iyice uykuya daldığından emin olmam lazım. TV'nin sesine kalkıp uykum yok diyerek koltuğa kıvrıldığın günlerde oldu. Neyse uyku konusu şimdilik böyle. Gece yatmak sabah kalkmak bilmeyen bir insan evladı olarak babanın bayrağını ileriki nesillere taşıyacağına inancım tam.
İşte son yazıda bahsettiğim yazıyı bu uyku rutininden dolayı yazamamıştım. Ama sen bunu zaten biliyorsun. Her şeyi bildiğin gibi :)
Evet doğru!!! 7 yaşını henüz doldurmamış bir ukala dümbeleği olarak her şeyi biliyorsun. Bu konuda taviz de verdiğini görmedim. Dur açıklayacağım ne demek istediğimi.
Karakter denen şey çok enteresan. Nasıl böyle şekilleniyor anlamıyorum. Küçük bir insan yavrusu olarak bir çok yeni şey öğreniyorsun. Bu nedenle annenle, benimle veya bir başka yetişkinle karşılaştırıldığında, senin bilmediğin ve yapamadığın şeylerin daha fazla olması kadar doğal bir şey olmamalı aslında. Ama sen bunu kabul etmiyorsun. Bu yüzden bazen sana bir şeyleri öğretmek ve açıklamakta çok zorlanıyorum. Lafı hemen ağzıma tıkıyorsun.
"Biliyorum biliyorum."
Hayır oğlum bilmiyorsun. Ve anlatmama izin vermediğin için de öğrenemiyorsun. :) Çok tez canlı bir adamsın. Muhtemelen genle taşınan bir özellik bu. Annen çok fevri. Ben de çok tez canlıyım. Senin sakin bir iç deniz gibi davranmanı beklemiyorum tabi.
Dün bu "ben bilirim, ben yaparımla" ilgili en güncel faturamızı ödedik. Dün akşam spora gidecektim. Sen de gelmek istedin. Hem senin için değişiklik olur, hem de bana spor arkadaşı olursun diye kabul ettim. Ben ısınırken sana da koşu bandını hazırladım. Tabi senin minik bacaklarına göre bir hız ayarladım. Yavaş yürüme temposuyla ben eliptikte ısınırken sen de koşu bandında yürüyordun. Sorun yoktu. Ama tabi makinada bir sürü yazılar ışıklar, ee az biraz ingilizcen de var. Speed 3.5 az geldi sana. Baktım zar zor uzandığın düğmelere basarak hızını arttırıyorsun. "Babacım hızlandırma. Bu hız yeterli." dedim. Dinleyen var mı? Yok tabi. Ben kendi sınırlarını zorlamanı çok seviyorum. Hep daha fazlası için kendini zorluyorsun. Ve bu hevesini kırmak istemiyorum. Bu nedenle korkutmadan olası riskleri anlatıyorum sana. Temponu bozma, yorulmayacak hızda yap yürüyüşünü. Koşmana gerek yok. Ama sen hız göstergesi nereye kadar gider nereye kadar hızlanabilirim sorularıyla daha fazla meşgul olduğun için beni duymuyorsun bile. Bir süre sonra beklenen oldu. Yere kapaklandın. Bant seni kuş tüyü yastık gibi arkaya doğru fırlattı. Baktım bozuntuya vermiyorsun hemen kalkıp toparlandın. Bant haraket halindeyken tekrar banta çıkmaya çalışacağını anladım ve yine seslendim. Babacım yürüyen banta çıkılmaz önce durdurmalıyız. " Ben çıkarım" Doruk hayır demeye kalmadan ilk adım ve ardından yine yere kapaklanan bir haylaz :))
Akıllandın mı ? Hayır tabi. Ardından diğer spor aletlerinde hep limitlerini zorlayacak, kendini sakatlayacak ağırlıkları denemeye devam ettin. Azıcık yerinden kımıldattığında zafer kazanmış komutan triplerine girmen ayrı eğlence.
Evet canımın içi. Her şeyi yapabilirsin. Sana inanıyorum. Kendine bu kadar güvenmen de çok hoşuma gidiyor. Ama bu güvenin altını doldurmamız lazım. Her şeyi yapabilirsin ama uygun zaman ve doğru bilgiyle. Önce çok çalışmalı, sabırlı ve disiplinli olmalısın. Neyle uğraşıyorsan onu en iyi sen yapmak istiyorsun. Ve bu hemen olsun istiyorsun. Hayat böyle değil ama miniğim.
Çok iyiler hep çok çalışırlar. Emek harcamadan acı çekmeden bir konuda en iyi olamayız. Dünyada 7 milyardan fazla türdeşimizle birlikte yaşıyoruz. Herkes için çok kolay bir yol olmaz mıydı bu ? Baban gibi ayran gönüllü biri olma ihtimalin yüksek. Umarım seni mutlu eden şeyleri bulup, onlara bağlanır ve sevdiğin şeyi en iyi yapanlardan olursun. Biliyorum bunu anlamak için çok küçüksün daha. Ama bu yazıyı okuduğunda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın. Seni çok seviyorum.
Yorumlar