Ana içeriğe atla

Çalar Saat


Dünyanın en güzel ilk 3 şeyi nedir deseler herkes birine sabah uykusu der Doruk. Tarifi mümkün değil o gözlerin yarı açık yarı kapalı olduğu gerine gerine uyuma halinin. Senin uykuya düşkünlüğünü anlatıyorum arada sırada zaten. Çocuklar uykuda büyür derler. Biz de memnunuz uyku düzeninden. Okul başladığından beri de her gece saat 21:30'da yatağa girmiş olmana çaba gösteriyoruz. Bin türlü itirazla baş edebilmeyi öğrendik bu arada.

Sen de haklısın. Saat 7 de eve gelen anne-babanla vakit geçirmek istiyorsun. Eve gel dökün, giyin yemek ye derken bizimle oyun oynayacak hepi topu maksimum 2 saatin kalıyor. Doğal olarak yetmiyor bu zaman sana. Bunun farkında olduğumuz için uzun zamandır sadece kendimize ayırabildiğimiz zamanımız yok denecek kadar az. Her anı seninle ve senin isteklerinle harcamaya çalışıyoruz. Oyun oynuyoruz seninle. Çocuğunla yapabileceğin en iyi şey oyun oynamak çünkü. Bak iyi bir yazı konusu geldi aklıma. Bu hafta sana rutin bir hafta içi günümüz nasıl geçiyor onu anlatayım.

Akşamları uyku işini düzene soktuk ama sabahları uyanma işi hala eziyet. Ben bile zaman zaman yataktan kendimi dışarı atmakta zorlanırken senin uyanmaya itirazını anlamamak gaddarlık olurdu. Bu yüzden sana çok anlayışlı davranıyoruz. Öpe koklaya, yalvara yakara kaldırıyoruz seni yataktan. Bazen o da işe yaramayınca banyoya kadar kucaklayarak götürüyoruz seni. Ama sinirli oluyorsun uyandırıldığın için. Geçen hafta ya bir yerde okudum ya da izledim emin değilim. Çocuklarınızı sabah siz uyandırmayın. Sabah uykusu çok tatlıdır ve çocuk kendi kendine uyanmak ister. Eğer bu olmazsa kendisini uyandırana öfkelenir diyordu. Hemen bir flashback parladı alt hafızamda. Ben de çocukluğumda uykuya düşkün bir miskindim. Babam beni uyandırdığında ona çok kızardım. Şimdi sen de bize sinirleniyorsun muhtemelen.

Hemen tavsiyeye kulak verdim. Çalar saat alın diyordu çocuğunuza. Ona kullanmayı öğretin. Bu küçük oyun hem size kızarak uyanmasını engeller hem de kendi başına bir şey başarmanın motivasyonu ile sabah uykusundan vaz geçebilme konusunda daha başarılı olabilir diyordu. 

Geçen hafta seni okuldan aldığım bir akşam birlikte Meydan'a gittik. Bir sürü alternatif mağazada onlarca çalar saat denedik. Sana zırrrrr diye çalan klasiklerden mi yoksa dı dı dıt, dı dı dııııt diye çalan dijitallerden mi istersin diye sordum. Dijital saati seçtin. O akşam bir saat aldık. 
Dijital, büyükçe rakamları olan, koyu mavi aydınlatmalı, tepesinde kocaman bir snooze düğmesi olan bir saat seçtin. Her zaman ki gibi önce pembe rengini seçmiştin saatin ama sonra nedense siyaha karar verdin. Valla ben baskı yapmadım :)


Artık her akşam saatini kurup sabah onun dı dı dıııııtlarıyla uyanıyorsun. İlk önce saate bir bakıp çat diye snooze düğmesine basıyor ve tembellik hakkını bir 5 dakika daha uzatıyorsun. İkinci çalıştan sonra yavaşça doğrulup uyanıyorsun. Sabah sabah gözlerinde çapaklar, ağzının kenarında kurumuş salyalar ile dinlenmiş et kokusunun en buram buram koktuğu yer olan gıdına gömülüp seni öpmek de dünyanın en güzel şeylerinden biri. Sabah uykusuna bir de bunu ekleyelim. Artık uyanmaktan keyif mi alıyorsun ? Tabii ki hayır. Ama artık kötü polis biz değiliz. Lanet olası saat :) 


Dün akşam Ayşe teyzenin doğum gününü kutlamak için Tuna'lara gittik. Tabi pastadaki mumlara Senle Tuna üflediniz. Oradan geç dönmek zorunda kaldığımız için dün gece 11:00 gibi uyudun. Sabah uyanırken hırsla saatin snooze tuşuna basıp tekrar yatışını çekeyim dedim. Ama videoya çekeceğim ya tam tersi oldu. Saat çalmaktan yorulana kadar dıtladı. Sonra sustu garibim. Bu sabah seni ben uyandırmak zorunda kaldım. Sabah pedagog randevumuz vardı. Nuray Hanımdı adı. Senin yaşına göre çok normal bir çocuk olduğunu, iletişimde başarılı olduğunu, çok düzgün ve güzel konuştuğunu söyledi. Sosyal duygusal gelişiminde bir eksiklik fark etmediğini, düzenli bir şekilde gelmemize artık gerek kalmadığını söyledi. Sadece okul döneminden 1-2 ay önce tekrar uğrayıp, bize ilk okula hazır olup olmadığın konusunda fikir vermesini isteyeceğiz.  Senden zımba ile delgeç siparişi aldım. Akşam görüşürüz uykucu şirin.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elmyra Duff

Uzun zamandır bir köpeğimiz olsun istiyorum ben. Her fırsatta söylerim annene. Annen köpeklerden çekinir. Köpeklerden hoşlanmaz diyemem sadece uzaktan sevmeyi tercih eder. Yanlarına sokulmaz, hatta bir köpek ona doğru yaklaşırsa genelde kaçacak delik arar. Bu yüzden köpek besleme sevdası bahçeli bir evimiz olana kadar rafa kaldırılmıştı. Ortaköy'de oturduğumuz zamanlarda kendimize ait bir kedimiz olmuştu. Mısırdı adı. Ona bakıp büyütmek bile ciddi sorumluluk istiyordu.Sonra anneannene devrettik o sorumluluğu. Kendimize zor bakıyorduk o zamanlar. :) Hayvan sevgisinin çocuk gelişiminde çok önemli bir rolü olduğu, evde evcil bir hayvan ile birlikte büyümenin çok olumlu katkıları oluğunu duyuyoruz, okuyoruz. Ama hali hazırda apartman dairesinde yaşarken, hakkını vererek evcil bir hayvanı sahiplenmeye hazır olmadığımızı ben de kabul ediyorum artık. Bahçeli bir eve geçersek ilerde ilk işim bir köpek almak olacak ama. Çünkü sen de benim gibi bayılıyorsun köpeklere. Şimdiye kadar tatsız b...

İlk Karşılaşma

B u notları tutmak için geç kalmışım belli ki. Hamileliğin öncesi ve sonrasıyla 15 aylık bir zamanı, birkaç nota sığdırmak tahmin ettiğimden de zor oluyor. İlk aklıma geldiğinde bu işe başlasaydım daha iyi olurdu belki. En azından bir yerlere not almalıymışım. Doğuma kadar birbirimizle, doğum sonrası Doruk'la o kadar meşguldük ki bir günlük tutmaya ya da herhangi bir hobiye ayıracak zaman ne yazık ki hiç olmadı. Son yazıda kaldığım yer hamileliğin sekizinci ayıydı. Evde hazırlıklar tamamlanmış, sona yaklaşan hamileliğin hediyesini beklemeye başlamıştık. Zaman azaldıkça heyecanımız da artıyordu. Son trimester de rutin kontrollerin aralığı 15 güne inmişti. Bizim de doğumu yapacağımız hastaneye karar verme zamanımız gelmişti. Aslında iki alternatifimiz vardı. Ya John Hopkins ya da Tekirdağ Devlet Hastanesi. Çok alakasız göründüğünü biliyorum. İlk tercihimiz Suzan'ın laperoskopi ameliyatını yaptırdığımız modern bir hastane olan John Hopkins'ti. Ancak Doğum Tekirdağ Devlet Hast...

Iyiligi Kalbınden Tasan Kuzu

Yepyeni bir yılın günlerini birlikte tüketmeye başladık bile oğlum. Çok şükür. Özellikle bu yılbaşı eğlenceli ve huzurlu geçti. Bir yılbaşı gecesine yakışır biçimde kar yağdı. Ben zaten yarım gün için işe gitmeyi manasız bulanlardanım. Kar da gitmeme izin vermeyince Perşembe'den Pazara 4 günlük bir yeni yıl tatilimiz oldu.  Yılın son günü neredeyse tüm gün dışarıda karla oynadık. En sevdiğin şeylerden biri. Evde "Bu sene mutlaka gideriz" diye her zaman tam takım kayak kıyafetleri bulunduruyoruz :) Kar topu oynamaya çıkarken kayak kıyafetlerimizi giydik. Üşüme ıslanma riskini azalttık böylece. Bütün çocuklar bahçedeydi. Kimi kartopu oynuyor, kimi kardan adam yapıyordu. Biz ve bir kaç kişilik proje ekibi ise iglo yapmaya karar verdik. Kamyonunun kasasında kiremit haline getirdiğimiz karlar ile igloyu inşa etmeye çalıştık. Ama tahmin ettiğimizden daha zor ve uzun sürecek bir uğraşmış. Sen minecraft evi yapıyoruz diye kendini ve diğer çocukları motive etmeye çalışs...