Merhaba can kuşum. Uzun zamandır rutinimiz dışında yazı yazmaya sebep bir konu yoktu. O yüzden sessizdim biraz. Son bir kaç aydır kilo vermek ve biraz daha sağlıklı kalmak için spor yapmaya başlamıştım. Düzenli olarak gitmeye çalışıyordum. Haftanın 3-4 akşamı işten çıkıp direk spor salonuna gidiyor genelliklede gece 9 civarı evde olabiliyordum. Yani uzun zamandır hafta içi akşamları birlikte geçirdiğimiz zaman biraz azalmıştı. Sporu iki hafta önce bıraktım. Bu yazının konusu da spor yapmayı bırakma sebebim.
Sen çok zeki bir çocuksun. Yaşına göre olgun bir çocuksun aynı zamanda. Her çocuğun olduğu gibi senin de bazı davranışlarında sorunlar var. Özellikle ikili ilişkilerdeki tutumun biraz da karşındaki insana bağlı olarak farklılık gösteriyor.
Benim seninle daha az zaman geçirdiğim bu son üç aylık dönemde okuldan geldiğin andan uyku saatine kadar geçen zamanının çoğunu annen ve bakıcınla geçiriyordun. Bu zaman dilimine oyun oynamak, dinlenmek, ödevleri yapmak, kitap okumak gibi şeyleri sığdırmak gerekiyor. İdeal olanı bu işleri kendin planlaman ve uygulaman tabi. Bunu bir çocuktan beklemek doğal mı bilmiyorum. Senin yaş gurubundaki çocukların neredeyse hiç biri bu sorumlulukları taşıyıp zamanında yerine getiremiyor. Bizim seni yetiştirme şeklimizle ilgili bu. Bu yüzden seni suçlamıyorum hiç.
Ama son zamanlarda akşam eve geldiğimde annenin yüz ifadesi, bakıcın Emeti'nin senin hakkındaki şikayetleri, yapılması gereken hiç bir şeyin zamanında yapılmıyor oluşu bir dakika dememe neden oldu.
Öncelikle kuralları ve sorumluluklarını kendi başına takip etmemeni doğal karşılıyorum. ama sana hatırlatıldığı halde direnç göstermen, umursamaman kabul edilebilecek bir durum değildi. Sana ödevini yap, eve geldiğinde üstünü değiştir ellerini yıka gibi normal sorumluluklarını hatırlatan bakıcına ağzına geleni söylüyormuşsun. Hakaretler havada uçuşuyormuş. İlk duyduğumda kulaklarıma inanamadım.
Bakıcı gidip annen eve geldiğinde bu kez anneni delirtmeye başlamışsın. Sana ödevini yaptırmak, kitap okutmak gibi şeyleri hatırlatmaktan vaz geçmiş. Beni dinlemiyor Cem. Sen spordan geldiğinde yaptırırsın diyordu annen. Bazı akşamlar eve geldiğimde sen salonda tek başına televizyon izlerken annen surat bir karış yatak odasında uzanıyordu. Anlıyordum ki yine kavga etmişsiniz. Boksörler köşelerine çekilmiş.
Ben zaten eve geldikten sonra maksimum 1 saat süremiz kalıyor. O zamanı da sana ödev yaptıran adam olarak geçirmek istemiyordum. Ayrıca davranışlarındaki bu olumsuz değişiklik bir şeyler için müdahale zamanının geldiğini gösteriyordu.
Önce seninle iki yetişkin arkadaş gibi sorumluluklar hakkında konuştuk. Biz nasıl işe gidiyor, yemek yapıyor, çamaşır yıkıyor vs.vs. yapıyorsak, bir çocuk olarak senin de sorumlu olduğun şeyler olduğunu defalarca anlattım sana. En çok da eşyalarına sahip çıkmak, büyüklerinle konuşurken saygılı olmak, ödevlerini zamanında yapmak, kitap okumak, odanı düzenli tutmak, ve kişisel hijyenine dikkat etmek. Defalarca her biri için ve hepsi için seninle konuştum. Her seferinde anladığını dikkat edeceğini söylüyordun. Ben de bu sorumlulukları kendi başına taşıyabileceğin günü dört gözle bekleyerek seni izliyordum. Ancak o gün gelmedi babacım. Kısa vadede de gelecek gibi görünmüyor.
Tekrar söylüyorum bunlar için seni değil bizi suçluyorum. Sana bu eğitimi veremeyen bizlerdik. Kurallarda istikrar sağlayamadık. Tutarsız davrandık. Her ihtiyacının peşine biz koştuk. Sabırlı olamadık. Ama bu bir şeyleri değiştiremeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
Bu sorumsuzluk hali ve sonuçları her gün neredeyse bir başka konu yüzünden kavga etmemize ve huzurumuzun kaçmasına sebep oluyordu. Sabrımızın yetmediği yerlerde sana kızıp ceza vermeye başladık. İlişkimiz yara alıyordu. Çok üzülüyorum. Seni çok seviyorum. Bu tür şeyleri sana kazandıramazsam benim yüzümden ileride başka sorunlarla baş etmek zorunda kalabilirsin. Bu yüzden; bağrıma taş basa basa yönetime el koydum.
Artık spora gitmiyorum. Doğrudan eve geliyorum. Ben gelene kadar yapılması gerekenleri Emeti'ye ve sana bir gece önceden anlatıyorum. Kural koyup kuralların takipçisi oluyorum. Uygulamadığında ayrıcalıklarından mahrum bırakarak seni cezalandırıyorum. Yorucu ve sert bir geçiş oldu biraz. Hepimiz biraz sarsıldık. Ama başka bir yol bulamadım babacım.
Aslında yapmanı istediğim şey çok zor olmamalı. Eve geldiğinde okul elbiselerini çıkarıp, üstünü değiştir. Ellerini yıka. Eşyalarını topla yerlerine koy. Yemeğini ye. TV izleyerek oyun oynayarak biraz dinlen kafanı boşalt. Sonra otur ödevlerini yap ve ardından tüm zaman senin. Biz de zaten bu saate kadar eve gelmiş oluruz. Kavgasız gürültüsüz doya doya oynarız. Ben seninle zaman geçirmeyi çok seviyorum. Ama tüm vaktimiz hadi Doruk Hadi Doruk diyerek geçiyor. Bilmiyorum belki bir çocuk olmadığım için anlayamıyorum. Çok zor şeyler mi gerçekten ?
Bunları hala yapmıyorsun. Hala geçiş dönemindeyiz. Bende istikrarlı bir şekilde sana hatırlatmaya uygulatmaya devam ediyorum. Alışkanlık kazanmak kolay olmayacak sanırım. Annenle yöntemlerimiz konusunda anlaşamıyoruz. O yüzden bana destek olmuyor. Ben de onun yöntemlerine katılmadığım için anlıyorum bu durumu. Bazı günler spora ben gitsem sen dersleri ve testlerini yaptırır mısın dedim. Ben yaptıramıyorum dedi. Bir süre spora ara verip seninle daha çok ilgileneceğim. Sonuç alabilecek miyim ? Doğru bir yol izliyor muyum bilmiyorum. Ama aklıma gelen tek yol bu.
Seni motive etmesi için, olaya daha kolay dahil olabilmen için en sevdiğin şey olan ipad'i süreye ve ödüle bağlamak zorunda kaldım. Olumlu davranışlarında sana süre kağıtları veriyorum. İşlerin bittiğinde dilediğin kadarını harcayabiliyorsun. İlk heyecanı ile seni motive etti diyebilirim. Ama motivasyonunu daha ne kadar taze tutar emin değilim. Ödül ceza uzun vadede işlemeyen bir yöntem.
İlk hafta 3 gün okuldan geldikten sonra dışarı çıkmama cezası aldın. Bir kezde tv ve ipad cezası aldın. Eşyalarını kaybettikçe artık yenisinin alınmayacağını öğreniyorsun. Öğrenmelisin. Yaptıklarının sonuçlarına katlanabilmeyi, her olumsuzlukta sorunu dışarıda aramamayı öğrenmelisin canım oğlum.
7 yıldır alıştığın düzenden birden bire bu tarz bir disipline girmek hem seni, hem de istemediğim kadar katı ve sert durmak zorunda kaldığım için beni hırpalıyor. Üzgün gözlerle bana baktığın ve benden korkup çekindiğini hissettiğim her an odama yada tuvalete gidip ağlıyorum. Çok üzülüyorum ama çaresiz kaldım. Başka bir çözüm üretemiyorum.
Umarım bu günleri de atlatırız. Umarım neden bunları yaşadığımızı anlayabilirsin, umarım seni bu dünyadaki her şeyden çok sevdiğimi, yarına uyanmayı sen varsın diye istediğimi ve bu kuralları seni sevdiğim için koyduğumu anlayabilirsin aslan oğlum.
Yorumlar