Ana içeriğe atla

Minik Gezgin


Bebekliğin pek durağan geçmiyor. Eve kapanan bir bebek değilsin. Bugün küçük ailemizin 221. günü. Geride kalan dönemde ufak ayrılıklarımız dışında hep birlikteydik. Bir kere Tekirdağ'a gittin annenle uzak kaldık, bir kez de ben işim nedeni ile Adana'ya gittim. Bunlar kısa süreli ayrılıklardı. Bir iki gün sürmüştü. İlginç olan sürekli seninle birlikteyken, bazen kafa dinlemek için yalnız kalmak istiyorum. Ama sen yokken; olsa da yanımda uykusuz kalsam, yorulsam diyorum. Bebek büyütmek keyifli olduğu kadar yorucu bir sorumluluk. Tembel bir baban olduğuna dair küçük ipuçlarını da verdim sana. Anneannen bizim yükümüzün büyük kısmını üstlendiği halde bu kadar mızmızlanıyorsam birbaşımıza seni büyütmek zorunda kalsaydık ne olurdu sen düşün. Hayat seninle birlikte beni de değiştiriyor. Sorumluluklarımdan kaçmıyorum eskisi gibi. Nasıl bir adamın ellerine emanetim diye endişelenmene gerek yok şimdilik :) Konu yine dağıldı. 

Birlikte geçirdiğimiz ilk tatilimizin ardından annen ve nanni ile birlikte bu kez Alanya'ya Aysel ablanların yazlığına gitmeye karar verdi annen. Ben izin alamadığım için sizinle gelemedim. Bir hafta sürdü ayrılığımız bu kez. Zaten annenden de uzak kalmazdım uzun süre. İkinizin olmadığı bir hafta boyunca vakit geçmedi. Büyüyünce araştırırsın; "Sudan çıkmış balık"

Annenin sürücülük deneyimi o zamanlar yeterli olmadığından tatile uçakla gitmenize karar verdik. İlk uçak yolculuğun 8 Temmuz'da gerçekleşmiş oldu böylece. Önceki yolculuklarımızda, bebeklerin kalkışla başlayıp inişle sona eren ağlama krizlerine şahit olduğumuz için benzer bir durumla karşılaşacağımıza hazırlamıştık kendimizi. Ama sen her zaman ki gibi uslu uslu oturmuş, etrafı izlemişsin. Aferim sana :)

Ben olmadığım için tatil detaylarını Suzan yazar artık. Ama çok eğlendiğinizi söyledi annen. Bir haftalık ayrılıkta bol bol telefonlaştık. Dönüşünüzde havaalanında beklerken de zaman geçmedi hiç. Çok özlemişim seni. Bir daha o kadar uzak kalmayalım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Elmyra Duff

Uzun zamandır bir köpeğimiz olsun istiyorum ben. Her fırsatta söylerim annene. Annen köpeklerden çekinir. Köpeklerden hoşlanmaz diyemem sadece uzaktan sevmeyi tercih eder. Yanlarına sokulmaz, hatta bir köpek ona doğru yaklaşırsa genelde kaçacak delik arar. Bu yüzden köpek besleme sevdası bahçeli bir evimiz olana kadar rafa kaldırılmıştı. Ortaköy'de oturduğumuz zamanlarda kendimize ait bir kedimiz olmuştu. Mısırdı adı. Ona bakıp büyütmek bile ciddi sorumluluk istiyordu.Sonra anneannene devrettik o sorumluluğu. Kendimize zor bakıyorduk o zamanlar. :) Hayvan sevgisinin çocuk gelişiminde çok önemli bir rolü olduğu, evde evcil bir hayvan ile birlikte büyümenin çok olumlu katkıları oluğunu duyuyoruz, okuyoruz. Ama hali hazırda apartman dairesinde yaşarken, hakkını vererek evcil bir hayvanı sahiplenmeye hazır olmadığımızı ben de kabul ediyorum artık. Bahçeli bir eve geçersek ilerde ilk işim bir köpek almak olacak ama. Çünkü sen de benim gibi bayılıyorsun köpeklere. Şimdiye kadar tatsız b...

İlk Karşılaşma

B u notları tutmak için geç kalmışım belli ki. Hamileliğin öncesi ve sonrasıyla 15 aylık bir zamanı, birkaç nota sığdırmak tahmin ettiğimden de zor oluyor. İlk aklıma geldiğinde bu işe başlasaydım daha iyi olurdu belki. En azından bir yerlere not almalıymışım. Doğuma kadar birbirimizle, doğum sonrası Doruk'la o kadar meşguldük ki bir günlük tutmaya ya da herhangi bir hobiye ayıracak zaman ne yazık ki hiç olmadı. Son yazıda kaldığım yer hamileliğin sekizinci ayıydı. Evde hazırlıklar tamamlanmış, sona yaklaşan hamileliğin hediyesini beklemeye başlamıştık. Zaman azaldıkça heyecanımız da artıyordu. Son trimester de rutin kontrollerin aralığı 15 güne inmişti. Bizim de doğumu yapacağımız hastaneye karar verme zamanımız gelmişti. Aslında iki alternatifimiz vardı. Ya John Hopkins ya da Tekirdağ Devlet Hastanesi. Çok alakasız göründüğünü biliyorum. İlk tercihimiz Suzan'ın laperoskopi ameliyatını yaptırdığımız modern bir hastane olan John Hopkins'ti. Ancak Doğum Tekirdağ Devlet Hast...

Iyiligi Kalbınden Tasan Kuzu

Yepyeni bir yılın günlerini birlikte tüketmeye başladık bile oğlum. Çok şükür. Özellikle bu yılbaşı eğlenceli ve huzurlu geçti. Bir yılbaşı gecesine yakışır biçimde kar yağdı. Ben zaten yarım gün için işe gitmeyi manasız bulanlardanım. Kar da gitmeme izin vermeyince Perşembe'den Pazara 4 günlük bir yeni yıl tatilimiz oldu.  Yılın son günü neredeyse tüm gün dışarıda karla oynadık. En sevdiğin şeylerden biri. Evde "Bu sene mutlaka gideriz" diye her zaman tam takım kayak kıyafetleri bulunduruyoruz :) Kar topu oynamaya çıkarken kayak kıyafetlerimizi giydik. Üşüme ıslanma riskini azalttık böylece. Bütün çocuklar bahçedeydi. Kimi kartopu oynuyor, kimi kardan adam yapıyordu. Biz ve bir kaç kişilik proje ekibi ise iglo yapmaya karar verdik. Kamyonunun kasasında kiremit haline getirdiğimiz karlar ile igloyu inşa etmeye çalıştık. Ama tahmin ettiğimizden daha zor ve uzun sürecek bir uğraşmış. Sen minecraft evi yapıyoruz diye kendini ve diğer çocukları motive etmeye çalışs...