Dokuz aylık çaresiz bekleyişimizin meyvesi artık kollarımızın arasındaydı. Aslında 3 yıldan fazla süredir bekliyorduk. Yaşamın verebileceği en büyük hediye bebekler. Hiç birşeyi yerine koyamıyorsunuz. Huzurlu bir yaşam diliyoruz ona her baktığımızda. Şaşkınlığımı üzerimden atmam saatlerimi aldı. Annemiz, Doruk'tan 45 dakika sonra geldi odasına. Ameliyatın etkisi ile hırpalanmış ve bitkin görünüyordu. Daha öncede bir kaç operasyon geçirmişti ama bu kez diğerlerinden farklıydı. Gözleri bile gülümsüyordu. İlk kez bebeğini aldı kucağına. Normal doğum yapamadığına o zaman üzüldüm. O anı yaşamasını isterdim. Eminim her anne ister ancak ne yazik ki şartlar sezeryanı gerektirmişti. Narkozun devam eden etkisi ile herşey biraz flu olsa gerek. Bir süre sonra o da bendeki şaşkınlığa ortak olmuştu.
Odamız aile üyeleri, hemşireler, tebrik etmeye gelenler, kontrol için gelenlerle dolup taşıyordu. Önce, kurabiyeyi emme refleksini geliştirmesi için annemizin kucağına yerleştirdi hemşire. Suzan'ın gerginliğini atması fazla sürmedi. Kurabiye, doğanın ona öğrettiğini vakit geçirmeden uygulamaya koyuldu. Teyzemizin kendi elleri ile yaptığı doğum pastasını kesip yedik hep birlikte.
Biraz sakinliğin ardından her ikimizde arkadaşlarımıza doğumu müjdelemek için cep telefonlarımıza ve bilgisayarımıza sarıldık. İşyerindeki arkadaşlarıma bu mektupla haber vermiştim doğumu. Telefonlar bir süre susmuyor. Tebrik edip mutluluğumuzu paylaşan arkadaşlarımıza minnettarız.
Sezeryanla doğumların doğası gereği iki günü hastanede geçirecektik. Gece refakatçi olarak sadece bir kişi anne ve bebekle kalabiliyordu. Anneannemizde görevli olduğu için nöbetinin başındaydı. Akşam saatlerine kadar süren kalabalığın ardından Suzan, ben ve kurabiye başbaşa kaldık. Sürekli uyuyordu. İlk geldiği an dışında doğru dürüst ağlamamıştı bile. Acemi anne-baba olan biz, maşallah ne kadar uslu bebeğimiz var diye erkenden sevinmeye başlamıştık :) İki saatte bir uyuyor olsa bile emzirme ve tekrar yatağına koyma ile ilk geceyi geçirmeye başladık. Aslan parçası ilk Galatasaray maçını o akşam babası ile birlikte izledi. :) Galatasaray Bordoux ile Uefa kupası maçı yapıyordu. Annesi uyurken kurabiye ile birlikte maçı izledik. Ya da ben böyle hatırlamayı tercih ediyorum diyelim.
Suzan ameliyatın etkisi ile yorgun düşmüştü. Emzirme ihtiyacı dışında uyumaya çalıştı. Ben, sınırda nöbet bekleyen asker gibi, gözlerimden uyku akmasına rağmen uyumamak için kendimi zorluyordum. Her yer hemşirelerle doluydu ve sık sık kontrole geliyorlardı. Doruk hiç ses çıkarmadan yatağında uyuyordu. Dinlenmek için biraz kestirmekte bir sakınca yoktu. Ama uyuyamıyor işte insan. "Yatağında herşeyden habersiz tüm masumiyeti ile uyuyan bu küçük melek bizim mi şimdi ? " diye düşünerek ve planlar yaparak geçti o gece.
İkinci gün Suzan kendini daha iyi hissediyordu artık. O gün canını yakan tek şey, hemşire minik kurabiyeden topu kanı alırken odayı kaplayan cılız ağlama sesiydi. Doruk ağladıkça Suzan da ağlıyordu. Henüz çok taze olması gereken anne-bebek arasındaki bu bağın ne kadar kuvvetli olduğunu daha iyi anlıyorsunuz. Ve bu daha başlangıç.
Doktorumuz gün içerisinde tekrar kontrolümüze gelerek, taburcu olmamızı engelleyecek bir durum olmadığını söylediğinde, Suzan bir günü daha hastane odasında geçirmektense Tekirdağ'da ailesinin evinde kalmayı tercih etti. Perşembe günü akşam saatlerinde hastaneden ayrıldık. 3 gün daha zamanım vardı işe dönmek için. Bu süreyi Tekirdağ'da geçirmeye karar verdik.
Ailenin anne olan ilk torunuydu Suzan. Bu yüzden Doruk'ta özel bir bebekti onlar için. Evde küçük çaplı bir festival havası olduğunu söyleyebiliriz. Her biri birkaç bebek büyütmüş tecrübeli anneler, bize yeni bebek sahibi olan acemi anne-baba paniğimizi atlatmamızda çok yardımcı oldular. Bu şansı bulamayıp ebeveynlik görevini ilk günden bir başlarına sırtlanan arkadaşlarım oldu. Gerçekten büyük iş başardıklarını söylemek lazım. Biz daha şanslıydık.
Evdeki ilk günümüzde etrafımızda bize yardımcı olan teyzelerimiz sayesinde kendimi biraz daha güvende hissedip uyuyabildim. Kurabiye ilk günlerde 15-16 saati uyuyarak geçiriyordu zaten. 3 kuşak bebeği büyütmüş hasır beşiğin başı, bu kez ailenin yeni üyesini görmeye gelen ziyaretçileri ağırladı.
Yorumlar