Daha önce anne-baba olan arkadaşlarımız, zor bir görevi daha önce başarmış hınzır velet edasıyla başımıza gelecekleri anlatıyordu. En sık duyduğumuz ise "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hazırlayın kendinizi" uyarısıydı. Fırsat varken bol bol uyumamız gerektiğini de hatırlattılar. Anne-baba olmak, belki de başkalarının tecrübelerini dinleyerek ya da izleyerek fikir sahibi olamayacağımız nadir deneyimlerden biri. Duygusal anlamda tabii ki. Bebek büyütmek ve ebeveynlik sorumluluğu farklı. O zaman tecrübeye çok ihtiyaç oluyor.
Bizim için, daha doğrusu benim için doğuma kadar geçen süre inanılmaz sayılmazdı. Açıkçası heveslensem de baba olma fikri veya olayın gerçeğe yakınlığı beni beklediğim kadar etkilememişti. Büyük olasılıkla benim karnımda olmadığı için yaşanan mükemmelliğin farkına varamıyordum. Asıl etki doğumdan sonra başlamıştı.
Hafta hafta hamileliği yaşamaya çalıştık. Bir yandan rutin hayatımız küçük değişikliklerle devam ediyordu. Daha önce Türkiye'de görmediğimiz bir ekonomik krizin sinyalleri iyice artmıştı. Zaten gelecek kaygısı ve artan sorumluluklarla değişen hayatımıza adapte olmaya çalışırken, bir de ekonomik kriz tasalara tuz biber oluyordu. Bu yazıyı yazdığım Eylül 2009'da ekonomik kriz hala devam ediyor.
Hamileliğin son aylarına kadar, ayda bir kontrollerimize devam ettik. Detaylı ultrason, kilo ve gelişim kontrolleri, hamilelik diyabeti testleri, 3lü tarama testleri, kan testleri derken bir çok aşamayı teker teker geçiyorduk. Detaylı ultrasonda kurabiye bize yüzünü göstermemek için elinden geleni yaptı.
Altıncı ayı devirdiğimizde artık batıllarımızı bir kenara bırakıp, içimizden geldiği gibi hazırlık yapmaya başladık. Bebek için alışveriş ve hazırlık çok keyifli birşey. Listeler birbirini takip ediyordu. Ne kadar çok şey alınmalıymış meğer. Araştırmayı seven biri olduğum için bana da çok güzel bir meşgale oluyordu. Bebek arabası, yatağı, halısı, lambası, perdeleri, beslenme ve bakım destek ürünleri, anne malzemeleri v.s. Bu iş için bile ayrı bir blog yapabilirim artık. Her ana kalem için gerekli araştırmalar yapılır ve sevgili anne adayımızın onayına sunulurdu. O kadar hevesliymişiz ki. Herşey neredeyse 15 günde alınıp hazırlandı. Resimden de görüleceği üzere 17 Ocak'ta görev tamamlanmış. :)
Hazırlıklar devam ederken isim konusu ve doğumun nasıl yapılacağı hala belirsizdi. Aslında doğumun sezeryanla olacağı baştan belliymiş. Suzan normal doğumun üstesinden gelebilecek bir acı eşiğine sahip olmadığını düşündüğü için bu konu üzerinde fazla kafa yormadık. Bu arada tüp bebek literatüründe bu tür doğumlarda sezeryan tercih edildiğini öğrendik. "Kıymetli bebek" diyorlardı tüp bebek için. Uzun uğraşlar sonucunda kavuşulduğundan olsa gerek. Bence tüm bebekler kıymetlidir. Kıymetini bilebilmek mesele.
İsim konusunu uzun bir süre karara bağlayamadık. Tek isim, iki isim tartışmasını iki isim kazandı. Hem hangisini isterse onu kullanırız dedik. Ufaklığın bir alternatifi olmalı en azından. Biri geleneksel biri modern bir isim olsun istedik. Çok aday vardı. Şimdi onları yazıp ilerde Doruk'un bize sitem etmesini istemediğim için yazmamak daha iyi. Belki daha çok seveceği bir isim adaylar arasındadır. Kim bilir ? :) Başta alışmakta zorlandık, hangi ismi ile hitab edeceğimize karar veremedik ama şimdi Ömer Doruk tercihimizden çok memnunuz.
Suzan'da hamileliğin yarattığı fiziksel değişim inanılmazdı. :) Tam 19 kilo aldı. Ama her zamankinden daha güzeldi. Hamilelik kadınlara yakışıyor. Karnı büyüdükçe Ömer'in hareketliliği de artmaya başlamıştı. Suzan en çok sabahları serviste hareket ettiğini söylüyordu. Bir de yemeklerden sonra. Akşamları bol bol müzik dinlettik ona. Dinlediği melodileri doğumdan sonra hatırlayacağını okumuştum. Müzikli aydedesini doğuma kadar fırsat buldukça dinlettik. Gerçekten de doğum sonrasında huzursuz olduğu anlar dinlettiğimizde sakinleşiyordu.
Anne ve babasının sesine aşina olması için bol bol konuştuk. Tekmelerine karşılık verdik :)) Tekme ile değil tabi. Çok uğraşsak da iyi bir görüntü yakalayıp kaydedemedik. Canı ne zaman isterse o zaman hareket ediyordu. Gerginlikten uzak, huzurlu bir ortam yaratmaya çalıştık kendimiz ve onun için. O süreçte herşey çok hızlı gelişiyor aslında. Şimdi keşke dediğim birçok şeyi ıskalamışım. Artık ikinci bebekte kısmetse :)
Yorumlar
Annelik tarif edilemez bir duygu hele minik bebeği kucağına aldığın an herşey biter.
Allah hepinize uzun ömürler versin